Maalesef günümüzdeki en büyük problemlerin başında üslup gelmektedir. Sözlükte “izlenen yol, benimsenen tarz” anlamına gelir. Dil ve edebiyatta üslûp kişinin kendi duygu, düşünce ve heyecanlarını dile getirme şekli, dili kullanma biçimidir. Kişinin kullandığı üslup aslında karakterini de ortaya koymaktadır. Bir söz vardır;
“Üslub-u beyan, ayniyle insan” "Bir insanın ifade tarzı kendisini anlatır" ya da tam tersi "insan ne ise öyle konuşur"...
Bu söz aslında atalarımızın hayat tecrübesini bizlere aktaran bir vasıtadır. Çünkü insan kelimelerle, cümlelerle düşünür. Konuşma, yazma düşünmenin bir ürünüdür, sonucudur. Nasıl düşünüyorsanız, sonuç olarak da öyle konuşursunuz, öyle yazarsınız.
Maalesef son zamanlarda siyasilerin çirkinleşen üslubu başta akademisyenlere, gazetecileri, sanatçılara ve gençlere ilham kaynağı olmaktadır. Toplumu dizayn eden siyasettir. Toplumumuzun merkezinde siyaset vardır. Siyasilerin üslup ve söylemleri toplumun aklı eren herkese sirayet etmekte ve onları yönlendirmektedir.Bu yönlendirme sonucunda ise karşımıza nefret dili çıkmaktadır. İşte bu nefret diliyle yapılan siyasi üslup toplumda kutuplaşma yapmaktadır.
Ey eline mikrofon alıp konuşan, yazan veya söyleyenler! Lütfen ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun…
Nefret Dili
Ülkemizde birileri gündemde kalabilmek veya meşhur olmak adına önce Atatürkçülüğü sonra da nefret dilini kullandıklarını görüyoruz. Özellikle kullanan kişilerde gazeteci, sanatçı veya akademisyen kimliği varsa toplumumuzda daha fazla yankı yapıyor. Günlerce haberlerde gündem oluyor, gözaltılar, tutuklanmalar vs. derken bu dili kullanan sözün arkasında durursa cezaya razı oluyor yok duramazsa ifade özgürlüğü veya demokratik olarak düşüncem bu gibi sözlerle hakareti ve nefret dilini söyleme de kendince bir meşrutiyet oluşturuyor. Hiç kimse kusura bakmasın ve kim olursa olsun ister Cumhurbaşkanı olsun isterse normal bir vatandaş hakaret etme, küfür etme ve nefret dilini kullanma hakkı diye bir hak yoktur.
İslam’a ve Manevi Değerlere Hakaret
Ülkemizdeki en büyük problemlerden birisi de Yüce Dinimiz İslam ve Manevi Değerlerimize hakarettir. Bu hakareti yapan tipler ise kendisini laik, seküler, demokrat ve batılı gösteren tiplerdir. Kendisi gibi düşünmeyen veya inanmayanları cahil olarak görürler. Müslümanların doktor, mühendis veya bir buluş bulmasını kabullenemezler. Kuran-ı Kerim öğrenen çocuklara dil uzatacak kadar basittirler. Onlara sadece şunu sormak isterim;
- Acaba Müslüman olarak yaşamak kendilerini niçin rahatsız ediyor?
- Laiklik İslam’a karşı bir ideoloji mi?
- İktidar olsanız 28 Şubatta yapılanların aynısını tekrar yapar mısınız?
İsim vererek birilerinin adını söylemeden şunu ifade etmek isterim ki herkes haddini bilsin ve üslubuna dikkat etsin. Özellikle toplumu yönlendirme ve yönetme makamında olanlar, siyasiler, akademisyenler, gazeteciler ve sanatçılar lütfen ağzınızdan çıkanı kulaklarınız duysun ve düşüncesi, inancı ne olursa olsun saygı gösterin. Kimse kimsenin inandığı gibi inanmak veya düşünmek zorunda değil. Bunu yapanlarda kim olursa olsun toplumumuzda huzuru ve kardeşliğimizi bozmak isteyen provokatörlerdir. Bugün 4-6 yaş Kuran Kurslarına dil uzatan, Hz. Meryem, Hz. Hatice, Hz. Âdem ve Hz. Havva’ya dil uzatanları vicdanlarınıza havale ediyorum.
Tüm Siyasilere Çağrı
Evet, tüm siyasetçilere çağrı yapıyorum. Bugün oy kaygısıyla kullandığınız dil ve üslup toplumda kutuplaşma yapmaktadır. Dün çapsız, hırsız ve yalancı dediğiniz siyasilerle el sıkışıp siyasi ittifaklar yaptığınızda halk size sormaz mı “bu ne perhiz ne lahana turşusu” diye. Şunu unutmayın ki makam koltukları berber koltuklarına benzer. Tıraşınız bitince o koltuktan kalkarsınız. Tarihte adınızın hayır ile yâd edilmesini veya silinmesini istiyorsanız makamlarınızı kendiniz ve kendiniz gibi düşünenler için değil ülkemizde yaşayan tüm vatandaşlarımız için yapın.
Ülkemizin asıl sorunu ahlak sorunudur. Ahlak bozuk olunca ekonomiden siyasete, üretimden tüketime hatta hayatın her alanına sirayet etmektedir. Bugün başta siyasiler olmak üzere herkes önce haddini bilir, sonra birbirine saygı duyar ve ülkemize hizmet etmek için bir ruh inşa edilirse üslupta düzelir, nefret dili de biter ve ahlakın egemen olduğu bir vatanda huzur içinde yaşarız.