Aylardan Şubat....Şubat ayının sert ve soğuk geçtiğini bilirdim de bu kadarını beklemezdim. Ankara'nın soğuk havasına birde askeri,siyasi kararlar eklenince her şey tuzla buz oldu.Şok etkisi yaratan bu kararlar yeni gelişmelerin habercisiydi.
Bilindiği üzere Türk demokrasisi yıllarca rayına oturamamış konjonktür gereği oturtulmamıştı. Bu nedenledir ki 1960 ve sonraki yıllarda belli aralıklarla darbeler yapılmış, ağır hasarlaralmıştı. İktidar olmak için kurulan kimi siyasi partiler kapatılmış kimi liderler hapse atılmış kimine de siyaset yapma yasağı getirilmişti. 2000'li yıllara kadar ülke maalesef hep koalisyonlarla yönetilmişti.
Ergenlik dönemlerimizdi. Taşrada gazete bulmak gündemi takip etmek imkansız gibi bir şeydi. Köylüyü soracak olursan bağında bahçesinde, sürüsünün peşinde idi. Birilerine göre de göbeğini kaşıyan, cahil ve hödük insanlardı. Tüm duyduklarımız ve gördüklerimiz televizyon kanallarıyla sınırlıydı. Neyi ne kadar veriyorsa o kadarıyla yetinirdik. Zaten TRT hariç çoğu kanal, 1993'ten sonra yayın hayatına başlamıştı.
Şimdiki gibi internet yok, sanal alem yok. Sosyal medya yok. Kısaca etkileşimci medya yok. Üniversitelere, devlet dairelerine bile bilgisayarlar yeni yeni alınır olmuştu. İnternetin adının da ilk kez duyuyorduk.
Demokrasinin gereği çok seslilik olsa da televizyonda tek seslilik egemendi. Sebebi medyayı, basını elinde bulunduran bir kaç zenginin hegemonyası yani tekelciliği yüzünden. Bunların başında Doğan holdingin sahip olduğu Hürriyet, Milliyet, Kanal D, CNN Türk geliyordu. Sonra el değiştirdi. Hele bir düşünün neden el değiştirdiğini?
Peki, o yıllarda/ 28 Şubat sürecinde/ millet olarak ne mi duyduk/nelere mi şahit olduk? Hafızamda kalanları manşet atarcasına paylaşmak isterim.
Kamusal alan yasakları
Tencere tava sesleri
Kahrolsun şeriat
Yeşil sermaye
Başörtülüler Arabistan’a
Kanlı mı olacak kansız mı
Çevik güç
Fadime Şahin
Müslüm Gündüz
Ali Kalkancı
Aczimendiler
Kaplancılar
Hizbullahçılar
Domuz bağları
MGK ve yaş kararları
irtica hortladı
Okulda namaz
Yobazlar meydanlarda
Şeriat istemiyoruz
Katsayı zulmü
Dernekler kapatılsın
Vakıflara el konulsun.
Tarikata geçit yok
Şeyhlere iftar yemeği
Kudüs gecesi tiyatrosu
Ve Tanklar Ankara caddelerinde
Askerden Balans ayarı
Postmodern darbe
***
O kadarda değil canım. Hiç mi güzel şeyler duymadınız derseniz? Duyduk efendim, duyduk.
Anadolu aslanları
Kombassan
Yimpaş
Jet Fadıl /İmza
Diriliş muştuları
Göz yaşı geceleri
Minyeli Abdullah
Hekim oğlu İsmail
Danimarkalı gelin
Şule Yüksel Şenler
Huzur Sokağı
Özgürlük yürüyüşü
El ele zinciri
Filistin’e destek
Bosna’ya yardım
Çeçenistan’a dua
Yerel basının sesi
Kayseri Gündem
Ne yazık ki bir dönem necip Türk milletinin değerlerinden uzak bir anlayış bu ülkede uygulanmaya kondu /yaşatıldı. 1997'nin 28 şubatında 9 Saat süren MGK bildirisi şöyle idi. Laiklik korunacak. 163'üncü madde devam edecek. Dergâhlar kapatılacak. Kesintisiz eğitim 8 yıla çıkacak. 80 sonrası palazlanan İslami sermaye kontrol altına alınacak.
Hülâsa;Bin yıl sürecek denilen 28 şubatın izleri çok şükür milletin ferasetiyle on yıl bile sürmemişti.
Evet, sürmemişti ama işçisinden çiftçisine, öğrencisinden öğretmenine, hemşiresinden hastasına bu haksız ve hukuksuz uygulamalar yüzünden çok fazla canlar yanmış, Kimi okulunu bırakmış kininin de psikolojisi bozulmuştu
Sırf başörtülü ve sakallı olduğu gerekçesiyle oğlunun yemin törenine alınmayan nice anne babalar ve katsayı zulmüne takılıp ta önleri kesilen binlerce Anadolu evladı bu travmaları yaşayanlardan sadece bir kaçıydı.
Ömer Hayyam'ın dediği gibi “Ruhunda adalet olmayan her iş gün gelir ters yüz oluverir”.