Ekonominin sıkıntılı olduğu, akaryakıtın, dövizin başını alıp gittiği bir zamanda; Sayın Erdoğan’a yüklenmek, iyi gün dostu olmak, böyle bir zamanda yalnız bırakmak hiçte doğru değildir. Ne yazık ki, benim gördüğümü Sayın Erdoğan, danışmanları, milletvekilleri, belediye başkanları, il, ilçe başkanları görebilmiş değiller. Hele hele milletvekilleri hepten bırakmışlar. Çarşıda, manavda, sokakta bir tek milletvekili gördünüz mü? […]
Ekonominin sıkıntılı olduğu, akaryakıtın, dövizin başını alıp gittiği bir zamanda; Sayın Erdoğan’a yüklenmek, iyi gün dostu olmak, böyle bir zamanda yalnız bırakmak hiçte doğru değildir.
Ne yazık ki, benim gördüğümü Sayın Erdoğan, danışmanları, milletvekilleri, belediye başkanları, il, ilçe başkanları görebilmiş değiller.
Hele hele milletvekilleri hepten bırakmışlar. Çarşıda, manavda, sokakta bir tek milletvekili gördünüz mü? Onlar hangi müdürü nasıl alacağız, yerine kimi getireceğiz; hangi ihaleyi kim alacak derdindedirler.
Yerel seçim öncesi Sayın Erdoğan; bu kadar tecrübeli olmasına rağmen yanlış üzerine yanlış yaptı. Bir günde, İstanbul’un on ilçesinde konuşma yaptı. Halka çay dağıttı. Millet bu çayı rüşvet olarak algıladı, bu çağda kandırma yöntemi olarak değerlendirdi ve kendine hakaret kabul etti. Cumhurbaşkanı’nın klişe sözlerle CHP’ye ve Bay Kemal nitelemesi ile Kılıçdaroğlu’na sataşması ters tepti ve Büyükşehir belediyelerinin en önemlileri kaybedildi.
Donuk bir duruşla, kazanacağından emin bir edayla tavır sergileyen Binali Yıldırım’ın, İmamoğlu ile canlı yayın tartışmaşında; rakibe karşı saldırgan tutumu ve hazırlıksız çıkmış olması da bir iki puan kaybına sebep oldu.
Maalesef, Sayın Erdoğan’ın şimdiki tavrı da bizi çok endişelendiriyor. Yine aynı şekilde muhalefet yapıyor, “Bay Kemal” gerçekten sıktı, sırıtıyor ve çok sevimsiz duruyor, rakibi mağdur pozisyonuna sokuyor.
Motorinin 28 TL olduğu bir zamanda, halkı bilgilendirici, sakinleştirici, ümit verici sözler söylemek yerine; “Bay Kemal” ile fanatik seyirciyi coşturmak, gerçeklerden fersah fersah uzak bir davranış biçimidir.
Sayın Erdoğan! Üzme bizleri ve bu milleti! Bunca hizmetlerin üzerine kül dökmeyin! Biz peynir, soğan ekmek yemeye, eski giymeye, dolmuşla gitmeye razıyız; yeter ki silkelen! Danışmanları gözden geçir, milletvekillerini, il, ilçe teşkilatlarını, belediye başkanların uyar, silkele!
Biz, geniş açıdan, gerçekleri tüm çıplaklığı ile görüyoruz ve bu vahim gidişata kahroluyoruz.
Göz göre çapsızların, hiç bir şey vad etmemelerine rağmen, sizin yol vermeniz sayesinde iktidara gelecek olmaları bizlere saç- baş yoldurtuyor.
Mevcut sıkıntıları tüm çıplaklığı ve gerçekliği ile anlatın halka, dokunun gönüllere! Ulaşılmaz bir kitle partisi görüntüsü ve bir yerde de maalesef gerçek olması; Ak Parti ruhunun nereden nereye evrildigini gösteriyor.
Bizler canı, kanı, malı pahasına; dava olarak gördüğümüz bu partiye her zaman destek verdik, sahip çıktık, güldük, ağladık, hala da sahip çıkmak için çırpınıyoruz. Feveranımız; denizden geçipte gölde boğulma korkusundandır.
Çünkü, hiç bir karşılık ve makam beklemeden benimsedik, sahip çıktık.
Ama , sonradan sizinle bizim aramıza uyuşumsuz bir elit tabaka girdi ve irtibatımızı koparttı.
Sonuç olarak; devasa hamlelerle gurur duyuyoruz ve taktir ediyoruz. Ama son zamanlardaki ekonomik sıkıntılar konusundaki başarısız görüntü sergilemeniz; size yakışmıyor.
Hadi! son bir hamle ile, basit kararlar ile, suni kaos bulutlarını dağıtın! Var olan imkanları, yok gibi göstermeye çalışanlarla etkin mücadele edin! mesela stokçuların mallarına el koyun, hapis cezaları uygulayın!
Bu şartlarda liberal ekonomik sistemi tam uygulamanız mümkün değil. Çok sayıda ülke halkın ve ülkenin çıkarı doğrultusunda, zor şartlarda; liberal, serbest ekonomi düzenini askıya alabiliyor.
Yoksa, 22 yıllık bir hizmet serüveni dikkate alınmayıp iktidar kaybı; kolay, katlanılabilir bir ruh hali olmayacaktır.
Manzara ve uyarı bu şekilde!