Bu memlekette çok konuda olduğu gibi, kadın- erkek konusunda da cambaza bak cambaza oyunu oynanıyor. Öncelikle bahsedelim ki, erkek babamız, kardeşimiz, evladımız; kadın anamız, bacımız, kızımız ya da eşimizdir. Hak, hukuk, yaşam hakkı gibi konularda ayrım yapmayız. Özellikle Batı’nın ve milli değerlerden uzak basın- yayın, görsel medya, sosyal medya, sanat, siyaset, sivil kuruluşlar kadını ön […]
Bu memlekette çok konuda olduğu gibi, kadın- erkek konusunda da cambaza bak cambaza oyunu oynanıyor.
Öncelikle bahsedelim ki, erkek babamız, kardeşimiz, evladımız; kadın anamız, bacımız, kızımız ya da eşimizdir.
Hak, hukuk, yaşam hakkı gibi konularda ayrım yapmayız.
Özellikle Batı’nın ve milli değerlerden uzak basın- yayın, görsel medya, sosyal medya, sanat, siyaset, sivil kuruluşlar kadını ön plana alıp, erkeği ikincisi plana atmaktadır.
Bizce ve de olması gereken; her iki kesimin hak ve hukukunun eşit bir şeklide korunmasıdır.
Bir tarafı, diğer tarafa karşı koruyup kollamak, hatta kışkırtmak sağlıklı aile yapısını bozar, toplum düzenini darmadağın eder, sağlıklı toplum ; hastalıklı hale gelir.
Elbette ki kadınlara karşı yapılan zorbaca, vahşice, canice olaylara şahit oluyoruz ve hak ettikleri cezayı en ağır şekilde almalarını istiyoruz.
Bizim derdimiz; her konuda sadece kadınların haklı görülüp erkeklerin baştan suçlu ilan edilmesi hususunda uygulanan haksızlıktır.
Oysa savaşın iki tarafı vardır. İki taraf da dinlenmeli, hakları, hukukları gözetilmelidir.
Her gün evlere konuk olan tv programlarında nasıl iğrençlikler yaşandığına şahit oluyoruz.
Dikkatler erkekler üzerine çevrilmişken, kadınların rolleri hep gözardı ediliyor.
Birden fazla evlilik yapan erkek kınanıp sorguya çekilirken, mahalle baskısına tâbi tutulurken,10-12 kez evlilik yapan kadının dokunmazlığı var adeta!
Neden bunu yapıyor kadınlar?
Bir kısmı hayvani zevk, haz, macera, ün, şöhret uğruna evlilikler yapıp kısa sürede boşanıyor, tekrar başka evlilik yapıyor.( Aslında evlilik yapıyor demekle, bu kutsal kuruma hakaret ediyoruz).
Bir kısmı sevmedim, elektrik alamadım gerekçesini öne sürer.
Önemli bir kesim, aile kurumunun amacını içselleştiremediği için, zorluklara ve sıkıntılara katlanamaz.
Son zamanlarda hayli artan; özellikle genç kadınların, yaşlı erkeklerle parasına, malına konmak için yaptıkları art niyetli evlilikler…
Elbette ki yanlış yapan erkekleri suçlayalım; ama ikinci özne olan kadınları da dikkate alalım.
Yaratılış icabı kadın erkeğe cazip ve çekici gelmektedir. Tersi o kadar fazla değildir.Onun için atakların çoğu erkekten gelir; erkek taviz verir, erkek ilk adımları atar.
Kadına karşı erkek çok büyük zaaf içerisindedir. Art niyetli, albenili bir kadın karşısında erkekler rahatlıkla zaafiyete düşebilmekte, sayısız kere kandırılıp aldatılmaktadır.
Elbette ki kadınlarımızı el üstünde tutar, saygılı oluruz; ama baş tarafta bahsettiğimiz kesim kadını bir reklam aracı, bir göz zevki metağı, meze ortağı olarak görür ve bunu da temel ve çağdaş hak olarak savunurlar.
Şımartılan ,ilgi, iltifata boğulan, haz partneri olarak değerlendirilen bir kadın elbette ki değer görecek, el üstünde tutulacak, taki yaşlanıp tukaka edilene kadar…
Sesini çıkarmayan, ailesini koruyan, çocuklarını yetiştirmek için binbir zahmete, zorluğa katlanan kadınlarımızın sayısı genel çoğunluğu oluşturur ki, hepsini tebrik ediyoruz.
Yine, sesini çıkarmayıp, susan, tahammül eden, aileyi kurtarmaya çalışan erkekler de çoğunluktadır.
Ne erkek zulmedecek, ne de kadın!
Haksız olduğu halde çirkef olup, erkeğine dünyayı dar eden kimi kadınların iki damla timsah göz yaşlarına, cilvelerine, rol icabı nazik, narin görünüşlerine bakıp erkekleri suçlamak ve taraf tutmak da ayrı bir garabettir.
Öyleyse denge, tarafsız düşünmek ve davranmak, cinsiyet ayrımına göre şartlanmadan, olayları değerlendirmek gerekir.