Milli ve manevi değerlere sahip, dinini, kültürünü yaşama konusunda; bu milletin yıllarca neler çektiğini, nasıl bir baskı altında tutulduğunu duymayan, görmeyen ya da yaşamayan yok bu ülkede. Baskılar, gözyaşları, aşağılanmalar, horlanmalar bu toplumun hafızasına kazınmış; devlet – millet arasında soğuk bir hava, dikenli bir yol, örülmüş bir duvar hep var olmuştu. Tüm bu baskılar doruk […]
Milli ve manevi değerlere sahip, dinini, kültürünü yaşama konusunda; bu milletin yıllarca neler çektiğini, nasıl bir baskı altında tutulduğunu duymayan, görmeyen ya da yaşamayan yok bu ülkede.
Baskılar, gözyaşları, aşağılanmalar, horlanmalar bu toplumun hafızasına kazınmış; devlet – millet arasında soğuk bir hava, dikenli bir yol, örülmüş bir duvar hep var olmuştu.
Tüm bu baskılar doruk noktasına ulaştığı bir zamanda Tayyip Erdoğan liderliğindeki Ak Parti iktidarı imdada yetişti!
Ak Parti yıllarca iktidar oldu, fakat Erdoğan’ın ifadesi ile bir türlü muktedir olamadı.
Mevcut düzenin köklü yasaları bir türlü değiştirilemiyordu, tepeden tırnağa müthiş bir direnç vardı.
Gerek Avrupa uyum yasaları ve gerekse zamanla sürdürülemeyen yasaklamalar sonucunda bazı yasalar değiştirildi, yeni düzenlemeler yapıldı.
Halk kısmen de olsa rahat bir nefes aldı. Ne yazık ki bu rahatlama rahat ve geniş bir nefes almayı getiremedi.
Sürekli Demokles’in kılıcını ensesinde hissettiler/ ediyorlar.
Bir kesimin öğrenme, yaşama, düşüncelerini ifade etme özgürlüğü sonuna kadar desteklenip kollanırken, mütedeyyin kesime; iktidarda olmalarına rağmen bu haklar tanınmıyor, baskı uygulanıyor, parmak sallanıp ceza yolları gösteriliyor.
Görülmemiş ve kindar bir tutum karşısında hayretler içinde kalıyoruz.
Cumhuriyetin ve devrim yasalarının sahipliğini katı bir şekilde savunanların kimi iki yüzlü, tutarsız, taraflı, politize olmuş, ideolojik davranış sergilemeleri bir gerçektir.
Pkk destekçilerinin arkasında duranları, askerimize katil diyenleri, Türk askeri kimyasal silah kullandı iftirası atanları, ordumuzu işgalci olarak nitelendirenleri, başta 1915 ermeni katliamı safsatası olmak üzere ülke tarihimizi çeşitli iftiralarla gündeme getirenleri destekleyen, arka çıkan, meclise taşıyan, Avrupa’ya şikayet eden güçlü, etkili , millilikle uzak bir kesimin olması ülke adına kara bir lekedir.
TTB Başkanı , Türk askeri kimyasal silah kullandı diyor; CHP İstanbul il Başkanı Ermeni soykırımını dillendirip Ermenilerden özür diliyor; Hdp’li Garo Mafyan başka din mensuplarına baskı yapıldığını gündeme getiriyor.
Tamamen yasalara aykırı olan bu söylemleri yapanlar muhalefet partileri, sivil kuruluşlar, yazar- çizerler, sanatçılar tarafından ölümüne savunuluyor, kol kanat geriliyor.
Özgür düşünce, özgürlük, çağdaşlık, sanat adına ; katı politize olmuş bu yapı, ülke menfeatlerini göz ardı edebilmektedirler.
Buna karşın hükümeti seçen kesimlere karşı iki yüzlü bir tavır ortaya konuyor.
Diyanet işleri başkanı, imamlar, ilahiyat hocaları din adına bir söz sarfettiklerinde; bu sözler cami içerisinde olsa bile, bu kesim tarafından şiddetli saldırıya maruz kalıyor. İstediklerini yaptırıyorlar ve başarılı oluyorlar.
Bu kesim, pençeli ve sert gagalı şahinler karşısında ürkek tavşan gibi oluyorlar.
Daha dün, İktidar partisinin en güçlü adamlarından biri, söyleşide yaptığı tarihsel bir açıklamadan dolayı şiddetli eleştiri yağmuruna tutuldu.
Derhal görevinden istifa ettirildi.
Bir yanda vatana, askere, tarihe saldırı olurken ses çıkarmayıp destek verenler; tarihsel bir görüşü aktaran birine hücum ettiler.
Ak Parti teşkilatları, sağduyulu basın, sivil kuruluşlar Mahir Ünal’a, fikir özgürlüğü konusunda sahip çıkmalıydılar.
Ne yazık ki, her zamanki gibi ürkek tavırlar, suskunluk karşılığını buldu.
Not: Geçmişte seçimlerden önce Ak Parti’nin etkili bir ismi alakasız bir açıklama yapar ve Parti’nin başını zora sokardı.
Bu konuda Bülent Arınç’ın mahareti ünlüdür.
Böyle seçim öncesi bir zamanda Mahir Ünal’ın açıklaması talihsiz olmuş, akıllara durgunluk vermiştir.
İnsan, niyetlerini de sorgulamadan edemiyor.