Bu dünya hayatı, dünyaya geliş amacımız ve tekrar ebedi hayata gidecek olmamız, Kuranı Kerim’de ve hadisi şeriflerde sayısız kere vurgulanmış ve hatırlatılmıştır. Mal da yalan mülk de yalandı. Verilen beden, sağlık, aile, eş, mal, mülk, makam, şan, şöhret ; her ne kadar ebediymiş gibi kabul edilse, hiç bitmeyecek gibi düşünülse de gelip geçiciydi. Emanetler […]
Bu dünya hayatı, dünyaya geliş amacımız ve tekrar ebedi hayata gidecek olmamız, Kuranı Kerim’de ve hadisi şeriflerde sayısız kere vurgulanmış ve hatırlatılmıştır.
Mal da yalan mülk de yalandı. Verilen beden, sağlık, aile, eş, mal, mülk, makam, şan, şöhret ; her ne kadar ebediymiş gibi kabul edilse, hiç bitmeyecek gibi düşünülse de gelip geçiciydi.
Emanetler bir gün bırakılıp gidilecekti. Emanetleri nasıl koruduğumuz, nasıl sahip çıktığımız hususunda, gittiğimiz yerde hesap vereceğimiz konusu önemliydi.
Yetmezmiş gibi, başkalarının emanetlerini de alma çabası ve hırsı cehalet, zalimlik, zavallılıkla izah edilebilir. Kendi emanet ve sorumluluğu yetmezmiş gibi, başkalarının olanı da yüklenmek başka nasıl izah edilebilir?
Emanet süresi dolunca, ya o sizi terkedip gidiyor; ya da siz onları bırakıp gidiyorsunuz! Her şey elinizden pır diye uçup gidiyor.
Tıpkı bu deprem felaketinde olduğu gibi… Bir iki dakikalık sallantı ile, bir anda elinizin altında olan her şey kayıp gidiyor; ya da siz terkedip gidiyorsunuz.
Evinizi, barkınızı, sevdiklerinizi, sevgililerinizi, her şeyinizi bırakıverip gidiyorsunuz; veya tüm bunlar sizi bir başınıza bırakıyor.
İhtişamlı evler, lüks arabalar, para kasaları, altınlar, bilezikler…
Evlatlar, bebekler, minik can dostunuz kediler yok artık! Belki de siz yoksunuz.
Hiç bir şey yenilmiyor, içilmiyor fayda vermiyor, derde deva olmuyor.
Gidenler geri dönmüyor, kalanlar gidenler için çaresiz, elden bir şey gelmiyor.
Belki de en değer verdiğiniz sevgilileriniz kırılmış, çatlamış resim çerçevesinde, tozlu bir halde enkaz altında kalmış , paralarınızın altınlarınızın akıbeti belli değildir.
Yüce Mevlamız Kuran’ı Kerim’inde, “İnsanların diriltileceği gün ve Allah’a temiz bir kalple gelenler dışında, malın da çocukların da fayda vermeyeceği gün beni mahcup etme!”( Şura: 88-89) ayeti ile gerçekleri hatırlatmıştır.
Madem gidenler geri gelmeyecek, hayat da bir şekilde devam edecek; o hâlde bizler de yeni bir moda, ruhen farklı bir boyuta geçmek durumundayız.
Olanlardan ibret almalı, ruhumuz yumuşamalı, sınavlarımızı başarı ile verip güzel eserler bırakmalı ve ilahi huzura gitmeliyiz.
Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler…
Akibetimizin hayırlı olması dileğiyle, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diler, ölenlerin yakınlarına sabır ve başsağlığı temenni ederiz .