Annem ve iki oğlumla birlikte, bayram sabahı kurban kesim yerine gittik. Kurbanı, mahallemizin kasabı kesecek. Şehir dışında besi çiftliği ve içerisinde kesimhane var. Annem yalnız yaşıyor, evde sıkılmasın, değişiklik olsun istedim. Çocukları da ortamı görsün diye götürdüm. Rahmetli babam, hayvanların kesildiğini bizim görmemizi hiç istemezdi, onun için de kurban kesimine hiç götürmedi. Bende çocuklarımı kesim […]
Annem ve iki oğlumla birlikte, bayram sabahı kurban kesim yerine gittik. Kurbanı, mahallemizin kasabı kesecek. Şehir dışında besi çiftliği ve içerisinde kesimhane var. Annem yalnız yaşıyor, evde sıkılmasın, değişiklik olsun istedim. Çocukları da ortamı görsün diye götürdüm.
Rahmetli babam, hayvanların kesildiğini bizim görmemizi hiç istemezdi, onun için de kurban kesimine hiç götürmedi. Bende çocuklarımı kesim aşamasını değil de, ortamı görsünler, kurbanı algılasınlar diye götürdüm.
Vekaletler verilir, kurban kesilir. Genelde ciğer sac da kavrulur, hissedarlar birlikte yerler. Bir parça et alınıp eve gelinir…
Kalan etlerin soğuması ve parçalanması tamamlanınca üçüncü gün eve getirilir.
Bizim güvenlik görevlisine; eve kurban etini getirmemesini dağıtmasını söyleyince annem itiraz etti ve “oğlum etler eve gelsin, çocukların gözü doysun, kurbanı idrak etsinler” dedi…
Sen dağıtacağın eti fazlasıyla dağıttın, döviz bürosunun 12 personeline kurban verdin, yeter” dedi.
Ama ben babam gibi yapmak istiyordum. Babam kurban bayramının birinci günü eve bir parça et ve biraz kıyma getirirdi. ‘Kalan etler, parçalandıktan sonra üçüncü gün gelecek’ derdi ve o etler hiçbir zaman gelmedi…
Sorduğumuzda da kesmeyen fakir fukara o kadar çok ki, onlara dağıttım derdi.
Parça etten, annem çok güzel sac kavurma yapardı. Kıymadan da mahalle fırınında kıymalı yaptırır, tıkanıncaya kadar yerdik, müthiş lezzetli olurdu. Babamın kurban kıymasından yaptırdığı kıymalının tadını da hiç unutamam…
Komşularımız kurban etinden sucuk yapıp kuruması için asarlardı. Hep gözüm düşerdi! Çok severdim…
Babama çok ısrar ederdim. Bizde sucuk dolduralım diye ama hiçbir zaman yapmadık. Kurban etinden sucuk yapılmaz! Kesmeyenlere dağıtılır. Dinin gereği de bu derdi. Halbuki rahmetli katı dindar da değildi.
Oruç tutar, cuma namazları kılardı. Bu sucuk işi içimde öyle bir uhde kaldı ki, ilk kazandığım parayla sucuk almıştım.
Her kurban kesiminde çok istememe rağmen, babamın sucuk doldurmaması aklıma gelir ve bir yanım kırgındır…
Ben bunları anlatıp duygulanınca annem müdahale etti; “Bak oğlum, rahmetli geldi geçti… İşte bende geldim gidiyorum ama işin aslı senin bildiğin gibi değil.
Baban kurban bayramı sabahı kurbanı yakın köyde kesiyoruz diye bileylettiği bıçakları yanına alarak gider, bir gün önceden kasapdan maaş alınca vermek üzere, veresiye aldığı bir parça eti ve içerisine kuyruk yağı karıştırdığı kıymayı kurban eti diye getirirdi…
Çocuklar ezilmesin, mağdur olmasın” derdi.
Dört çocuk, ev kira, tek öğretmen maaşı. Biz o yıllar hiç kurban kesmedik ki…