Merhaba Dostum ! İnsandan söz ediyoruz, hayattan söz ediyoruz , ilimden – bilimden söz ediyoruz ! Belirli hedeflerimizden birisi de ; insanları mutlu ve tatmin edecek hizmetlerin kalitesini artırabilmek olmalıdır diye düşünüyorum . Eskiden her mahallede , her yörede , her çevrede , her köyde her kasabada bilge adam formatına uygun birisi vardı . ancak […]
Merhaba Dostum !
İnsandan söz ediyoruz, hayattan söz ediyoruz , ilimden – bilimden söz ediyoruz ! Belirli hedeflerimizden birisi de ; insanları mutlu ve tatmin edecek hizmetlerin kalitesini artırabilmek olmalıdır diye düşünüyorum .
Eskiden her mahallede , her yörede , her çevrede , her köyde her kasabada bilge adam formatına uygun birisi vardı . ancak modern diye nitelediğimiz taş yığınlarıyla dolu bugünkü yaşadığımız dünyada , doğal olarak bu imkan ortadan kalktı !
Hayata göz attığımda şunu görüyorum ; hayatın farklı boyutlarında öğrendiklerim var , bir diğer açıdan öğrenme yolculuğunda olduğum ancak henüz ulaşamadığım konular ve hususlar var , farklı bir boyutta da hayatın içinde henüz adını dahi koyamadığım ancak zaman içerisinde öğreneceğim bir çok şey var !
Öncelikle herkesin her şeyi bildiğini iddia ettiği bir dünyada yaşıyoruz !
Maalesef günümüzde her şeyi hissettiğini , her şeyi bildiğini iddia edenler aslında sanki hiçbir şey bilmeyenler gibiler !
Farkında mısınız ?
Bilginin çok olduğu ama bilgeliğin neredeyse yok denilecek noktaya geldiği günümüz dünyasında , ben bilen adam olmak istemiyorum , buna mukabil sürekli öğrenen gelişen ve değişen adam olmaya namzet bir fert olma çaba ve gayreti içersindeyim !
Daha açık bir ifade biçimi ile ben bilen değil sürekli olarak öğrenen ve öğrenmeye aç bir kişi olarak kalmayı çok arzu ediyorum ! Hayattaki en mükemmel tecrübelerimden birisinin ; bilme yolculuğunun bitmeyen sonu , ucu bucağı olmayan bir yolculuk olduğunun farkında olmam !
Eğer bana öğrenme neden bu kadar önemli , neden bu kadar öğrenmebilmek için mücadele ediyorsun derseniz , bence kadim dönemlerde var olan yaşam kılavuzu yok da onun için cevabını veririm !
Lütfen yaşadığımız dünyaya bir göz atalım ; bir araba bir telefon bir televizyon veya herhangi bir tüketim ürünü aldığımızda bu ürünlerin nasıl kullanılacağını , daha iyi maksimum yararlanabilmek için bir takım bilgilerin yer aldığı bir kılavuzla karşılaşırız.
Ürünün beraberinde bize sunulan bu kılavuz aynı zamanda ürün arıza yaptığında nerede tamir ettir ettireceğimiz konusunda da bize bir kısım bilgiler verir . Dolayısıyla bu kullanma kılavuzu hem aldığımız üründen en üst Segmentte yararlanmak hem her hangi bir arıza olduğunda ona işlevlik kazandırmak için bize sunulan bir belgedir .
Ne kadar garip değil mi ?
Cansız bir nesneyi daha iyi nasıl verimli kullanabiliriz , herhangi bir arıza olduğunda nasıl tamir ettirebiliriz tüm bunları en ince ayrıntılarına kadar açıklayan bir kılavuzun var olduğu dünyada , kendi hayatımıza baktığımız zaman hayatlarımızı tükettiğimizi ve zamanı hoyratça harcadığımızı rahatlıkla görebiliyoruz!
Bence hayat harcanabilir tüketilebilen bir zaman dilimi olamaz – olmamalı da !
İnsanlar harcadıklarını iddia ettikleri bu zaman dilimini herhangi bir biçimde sorgulamaya başladıkları zaman , bir takım zorluklarla karşılaştıklarında , yahut yaşamın zaman zaman önüne – önümüze getirdiği acı , dram ve travmalarla karşılaştığımızda yaşadığımız bu acı ve tramvalara sıkıntılara , bunalımlara herhangi bir anlam bulmak için bir rehber aradığımızda böyle bir öncünün – kılavuzu ve rehberin olmadığını rahatlıkla görebiliriz !
Peki bu durum sizce eskiden de böyle miydi acaba ?
Daha açık bir ifade biçimi ile böyle bir anlayış yok muydu , artık günümüzde değişen ihtiyaçlar değişen gelişmeler , yeni değişen tercihlerin olduğu bir dünya var !
Dolayısıyla gelişen dünyada doğal olarak bilgi de sürekli değişiyor !
Peki bugünkü dünyada biz neredeyiz , biz nerede duruyoruz , bizim hedefimiz ve hedeflerimiz nelerdir , gelecekte bizi neler bekliyor , doğayı insana insanlığa ne tür faydalarımız yaralarımız olabilir , dünyaya ne tür katkılar yapabiliriz?
Biz bunları hiç düşündük mü, bunları hiç düşünüyor muyuz acaba ?
Yoksa vur poposuna yuvarlanıp gitsin gibi bir hayat felsefesini mi kendimize kılavuz edindik !
Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz merak ediyorum doğrusu?