CENAZE SELASI NE KADAR ETKİLİ?

Çoktandır merkezi  sistemle okunan selalar, yaşadığımız bölgenin her bir semtinden duyuluyor.

Bazen birkaç cenaze haberini alıyoruz bu şeklide. Aslında sosyal medyadan da haberdar oluyoruz.

 Sela okunurken o duygusal  okunuşun sonundaki ilana pür dikkat kesiliyoruz. “Acaba kim? Yakınım mı? Tanıdık mı ?” diye korku ve merakımızı gideriyoruz.

 Vefat edeni tanımıyorsak Allah rahmet etsin diyoruz, tanıdıksa biraz daha üzülüyoruz, yakın akraba ise daha çok üzülüyor, hemen cenaze yerine gidiyoruz.

 Özellikle yakınınız olursa, akrabaların ağlaması ile, namaz, mezar, defin esnasında üzülüyorsunuz, gözleriniz yaşarmış oluyor, hüzünleniyorsunuz.

Diğer durumlarda, ölenin kim olduğunu öğrendikten sonra, rutin dünya işlerine devam ederiz.

 Pekâlâ, her gün, yaşlı olsun, genç olsun  ölenleri görüyoruz, duyuyoruz, şahit oluyoruz. Ne kadar etkileniyoruz?

 Yeteri kadar etkilenmediğimiz ortada!

 Her bir vefat haberinden  sonra sıranın bize geldiği, bir sonraki selanın kendimiz için okunacağı ihtimali kaçınılmazdır.

Dün, biraz önce, bizim gibi olan bir tanıdığımızın cenazesini gördükten sonra, hiç etkilenmemek, ders, ibret almamak ne garip!

 Peygamber Efendimiz’in ; mezarlıkları sık sık  ziyaret edin ” tavsiyesi ibret alma amacını taşır.

 “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışın” hadisi  şerifi de ölçüyü ortaya koyuyor.

Ölümün hak olduğu, ahirette bir hesap gününün olduğu, hesabın adil olduğu bilinciyle bir hayat sürmek ideal olanıdır.

 Her gün ölümü hatırlatan selaların insan ruhuna nüfuz etmediği ortada.

 Öyle olsaydı, insan hayatındaki kötülüklerin son bulması gerekirdi!

 Acaba, daha etkili, daha kalıcı, ruhlara  dokunacak bir ölüm haberi verecek bir yöntem geliştirilemez mi?

 Düşünmek lazım.