Son yıllarda gün geçmiyor ki Asya’nın karlı dağlarında donarak, Afrika’nın sıcak çöllerinde yanarak, Akdeniz’in ılık sularında tekneleri batarak ya da batırılarak ölüme giden göçmen ya da göçmenler haberi basına, medyaya yansımasın. Son aylarda Kuzey Afrika sahillerinde balıkçı ağlarına takılan göçmen cesetleri haberleri de. Bu insanların bir kısmı komünist Çin yönetiminin zulmünden kaçarak ülkesini terk etmek […]
Son yıllarda gün geçmiyor ki Asya’nın karlı dağlarında donarak, Afrika’nın sıcak çöllerinde yanarak, Akdeniz’in ılık sularında tekneleri batarak ya da batırılarak ölüme giden göçmen ya da göçmenler haberi basına, medyaya yansımasın. Son aylarda Kuzey Afrika sahillerinde balıkçı ağlarına takılan göçmen cesetleri haberleri de.
Bu insanların bir kısmı komünist Çin yönetiminin zulmünden kaçarak ülkesini terk etmek zorunda kalan Doğu Türkistanlı Uygur, bir kısmı zalim Myanmar hükümetinden kaçıp kurtulmak isteyen Arakanlı Müslümanlar, bir kısmı rejim baskısından kaçıp kurtulmak isteyen Bengaldeşli Müslümanlar, bir kısmı da 45 yıldan bu yana bir türlü huzur ortamı sağlanamayan Afganistanlı çilekeş insanlar.
Bunların yanında ülkede çatışma ortamı yıllardır süren Yemen, Suriye, Irak, Filistin gibi Asya ve Ortadoğu ülkelerinin, canını kurtarmak ve insanca yaşayabilmek için bir ülke arayan halkıMüslüman olan ülkelerin çilekeş, sahipsiz insanları da bu gruba dahil insanlar.
Bunlar Asya kıtasının insanları idi. Kara kıta Afrika’nın Somali, Etiyopya, Sudan, Çad, Mısır, Libya ve diğer ülkelerinin insanları da ölümü göze alarak huzur bulma amacı ile vatanlarını bırakıp yollara düşüyorlar.
Son iki yıldan bu yana acımasızca devam eden Rusya Ukrayna savaşı sonucu milyonlarca Ukraynalının Can havli ile yollara düşüp huzur bulmak için yaşadıkları toprakları terk ettiklerini unutmayalım.
Ülkelerini bırakarak tamamına yakını Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerine ulaşmak için yollara düşen bu mazlum ve mağdur insanların Ukraynalılar hariç tamamına yakını Müslümanların yaşadığı İslam coğrafyasının insanları. Ulaşmak istedikleri ülkeler ise Müslümanların azınlık olduğu ülkeler.
Ne oluyor da Müslüman ülkelerin Müslüman vatandaşları vatanlarını terk ederek Müslüman olmayan ülkelere sığınmak için yollara düşüyorlar. Üstelik çöllerde yanarak, karlı dağlarda donarak, sıcak denizlerde boğulup bir mezara bile sahip olamayarak.
Bu insanlar neden kaçıyor, kimleri sahip olarak kabul ediyor, neden kendi ülkelerinde rahat edemiyorlar ya da ettirilmiyorlar. Bu vebal kimlerin, bu olayın sorumlusu kimler? Cevabı verilmesi gereken sorular bunlar.
Devlet adamları, tebaasının sorumlusudur. Onları adaletle idare etme, farklılıkları ile onları bir arada tutarak ihtiyaçlarını karşılamakla sorumludurlar. Eğer bunu yapamıyorlar ve insanlarıhuzuru küffarın hamileliğinde, egemenliğinde arıyorsa burada bir yanlışlık var vebal var demektir.
Mademki ülkesini terk eden insanların büyük bölümü İslam ülkelerinin insanları o zaman ne edip edip hiç zaman geçirmeden hemen İslam ülkelerinin vicdan sahibi idarecileri, kanaat önderleri, hatırlı STK temsilcileri, strateji uzmanları bir araya gelerek yapacakları çalıştaylar, sempozyumlar, istişari toplantılarla bir araya gelmeliler.
İnsanlarını vatanlarında korumaya, başkasına yem ve yar etmemeye, onları kendi ülkelerinde mutlu edecek çözümler bulmanın yollarını aramalılar.Bunu yapabilmeleri halinde ki yapılamaz, imkansız değildir. Mazlum, mağdur, zavallı göçmenlerin hamisi olma onuruna sahip olurlar.
Yoksa dünya ahiret vebalden kurtulamazlar, huzuru mahşerde hesap veremezler.
Selam ve dua ile