NE YAZIK Kİ GÜCÜMÜZ YETMİYOR

1918’den bu yana Filistin’e dünyanın dört bir yanından getirilip yerleştirilen Museviler bu tarihte Osmanlı’nın tarih sahnesinden Filistin ve Kudüs dahil Arap yarımadasından çekilmesi ile kutsal şehir Kudüs’ü ve Filistin’i İngilizler işgal ettiler.

İngilizlerin hamiliğini yaptığı Museviler onların ve diğer batılı devletlerin desteği ile zor kullanarak, soykırım yaparak topraklarını, evlerini, köylerini, şehirlerini zorla işgal ederek Filistinli Müslümanların vatanlarına el koydular.

1948’de İsrail diye devlet olamayan ama devlet denen ne yazık ki resmi olarak ilk tanıyanlardan birinin de o zamanki ileriyi göremeyen basiretsiz Türkiye idarecileri olduğu İsrail adında bir terör, zulüm ve katliam örgütü kurdular.

1920’de başlayan 1948’den sonra hız kazanan 1967’deki 6 gün savaşlarından sonra daha da genişleyerek devam eden Filistin’deki işgal, zulüm, soykırım ve katliamlarda on binlerce Filistinli masum şehit oldu, on binlercesi hapishanelere tıkıldı burada ömür tüketti halen de tüketiyor. On binlercesi de sürgüne gönderildi. Bugün Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında mülteci olarak yaşıyorlar.

Günden güne işgali artırarak işgal ettiği Filistin topraklarına dışarıdan getirdikleri silahlı fanatik sığınmacıları yerleştiren Yahudilerin aşağılama, yok sayma, katliam ve tutuklamalarına haklı olarak itiraz eden Filistin’in erdemli insanları topraklarını, onurlarını ve geleceklerini koruma adına direniş teşkilatları kurarak mücadeleye başladılar. İşte bu onurlu direniş örgütlerinden biri de Hamas’tır.

Hamas direniş teşkilatı İsrail’in işgal, katliam ve aşağılamalarına itiraz olarak 7 Ekim günü sızma harekatı başlatarak İsrail’e saldırıya geçti. Çok hızlı ve İsrail istihbarat ve güvenlik tedbirlerinin önleyemediği saldırılarda çok sayıda İsrailli rehin alındı.

Amaç rehineleri salıverme karşılığında İsrail zindanlarında çürümeye ve ölüme terk edilen Hamas üyeleri ve masum Filistinlilerin serbest bırakılmasını sağlamaktı ama İsrail kan dökmeye, insan öldürmeye, kendilerinden başkalarını insan yerine koymadan öldürmeyi meslek edinmiş katiller olarak masum ve savunmasız Filistin topraklarına özellikle Gazze’ye karadan, havadan ve denizden acımasız bir saldırı başlattı.

Bugüne kadar 1 aya yaklaşan acımasız İsrail saldırılarında 5 bine yakını çocuk ve kadın olmak üzere 10.000’den fazla Müslüman şehit oldu, 20 binden fazlası da yaralandı, 2,5 milyon insanın yaşadığı Gazze kenti bombardımanlar sonucu harabeye döndü.

Batı dünyası devletlerinin tamamı 1 aydan beri devam eden İsrail katliamlarında İsrail’in yanında yer alarak katliamlarına ortak oldular. Rusya ve Çin İsrail’i kınayan bildiriler yayınladılar. Türkiye, İran, Arabistan ve diğer halkı Müslüman olan devletler ateşkesin sağlanması, başkenti Kudüs olan Filistin devletinin kurulması için beyanatlar verdiler. Doğudan batıya büyük halk kitleleri Filistin’i destekleyen gösteriler, mitingler ve yürüyüşler yaptılar.

İsrail katliamının durdurulması, Filistin’deki işgalinden sonra ermesi ve başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması talebiyle yoğun diplomatik faaliyetlerde bulunan, devlet desteği ile büyük miting düzenleyip Hamas’ın terör örgütü değil işgal edilen vatanlarını savunan direniş teşkilatı olduğunu ilan eden ülkelerin başında Türkiye geldi.

Ne yazık ki hükümet ve devlet olarak, millet olarak ateşkesin sağlanması, saldırıların sona ermesi ve akan kanın durması için yaptığımız tüm çaba, çağrı ve gayretlerimize rağmen saldırılar artarak devam etti. Kan akmaya devam etti. Demek ki gücümüz bu kadarmış İsrail’i durdurmaya yetmedi.

Ne diyordu Merhum Akif

Ya hamiyyetsiz olaydım ya param olsa idi.