SUYUMUZ SONSUZ MU? Su hayattır, insan ve canlı vücudunun büyük bölümü su ile kaplıdır, insan bir damla sudan yaratılmıştır, susuz hayat düşünülemez bu ve buna benzer nice tabirler suyun canlı hayatındaki önemini vurgulayan cümle ve tabirlerdir. Gerçekten hava almak, beslenmek bir canlı için ne kadar önemliyse su da en az o kadar önemli olan hayati […]
SUYUMUZ SONSUZ MU?
Su hayattır, insan ve canlı vücudunun büyük bölümü su ile kaplıdır, insan bir damla sudan yaratılmıştır, susuz hayat düşünülemez bu ve buna benzer nice tabirler suyun canlı hayatındaki önemini vurgulayan cümle ve tabirlerdir.
Gerçekten hava almak, beslenmek bir canlı için ne kadar önemliyse su da en az o kadar önemli olan hayati bir ihtiyaçtır. Tarih boyunca insanoğlu suya olan ihtiyacını karşılamak ve ondan en iyi şekilde yararlanmak için büyük emekler harcamış, mücadeleler vermiştir. Bu çağda büyük masraflara katlanıp yatırımlar yapmış, savaşlar yapmayı göze almıştır.
Suların bir kısmı ülkelerin sınırları içinde kalıp o ülkenin malı, zenginliği sayılırken bazıları da birkaç ya da daha fazla ülke yararlandığı için uluslararası sular konumundadır.(Irmakların denizlerin bir kısmı böyledir.) Uluslararası suların kullanımı için devletler arasında kullanım anlaşmaları da yapılabilmektedir.
Sular insanların, hayvanların ve bitkilerin hayatlarının devamı için kullanıldığı kadar sanayinin birçok alanında inşaat sektöründe ve aklımıza gelen gelmeyen birçok alanda kullanılmakta ve insan nüfusu arttıkça suya olan ihtiyaç ve kullanma alanı ve çeşitliliği ile o oranda artmaktadır.
Tarih boyunca ve günümüzde değişik sebeplerle dünyanın farklı bölgelerinde kuraklıklar yaşanmaktadır. (Şimdi küresel ısınmaya bağlı olduğu söyleniyor.) Buna bağlı olarak da insanlar yaşadıkları toprakları terk ederek su ihtiyaçlarını karşılayacakları sulak topraklara doğru göç etmektedirler. (Geçmişte atalarımızın Orta Asya’dan göçü Bugün Afrika’nın bazı bölgelerinde görülen göçler gibi)
Türk Kağan’ı İstemi Han’ın “Tanrım nasıl kesildi köpüren,taşan sular. Dağlar mı yassılandı ovalar mı delindi.”Sözleri o dönemler Orta Asya’da yaşanan kuraklığı anlatan kayda değer dizelerdir.
Bugün bizim ülkemiz nüfusu 90 milyona yaklaşan 3 tarafı denizlerle çevrili, yeryüzünün cennet diye tanımlanacak birçok zenginliği bünyesinde barındıran bir ülkedir. Ama su zengini bir ülke değildir.Gerek iklim değişikliği gerekse yeryüzü suları ve yeraltı sularımızı acımasızca, hoyratça kullanmamızdan dolayı sularımız hızla azalmaktadır. Son 30 yılda 50’den fazla gölümüzün ve sazlık alanımızın kuruduğunu, yüzlerce pınarımızın kuruduğunu hesap edersek durumun ve vahameti ve geldiği nokta sanırım daha iyi anlaşılır.
Su ve su kullanımı ile ilgili çalışma yapan uzmanlar devamlı söylerler. Suyumuz sonsuz değildir, suyumuza sahip çıkalım, suyumuzu tasarruflu kullanalım, yer üstü yeraltı barajlarla suyumuzu korumaya alalım diye.
Bugünlerde başta mega şehir İstanbul olmak üzere birçok kentimizin, ilçemizin, köyümüzün su ihtiyacını karşılayan barajlar ve göletler kurumaya başladı ve yetkililer ile kaygılı insanlarımızı ne yapalım telaşı sardı.
Ne edip edip başta devlet yatırımları ve belediyelerin çalışmaları ve sanayimizden başlayarak su tasarrufuna acilen başlamalıyız. Yaz boyunca sanayideki su kullanım alanları, belediyelerin havuz ve fıskiyelerindeki su kullanım alanları, evlerde vatandaşlar olarak mutfak, banyo ve temizlik alanları ile turistik tesisler, kamuya ait misafirhane ve diğer tesisler ile tarımdaki su kullanım alanlarında su tasarruf seferberliği başlatmalıyız. Başlatmak yetmez televizyonlar, radyolar, sosyal medya ve görsel ve yazılı basın organları ile tanıtımının yapılması devamında mutlaka denetiminin yapılıp caydırıcı cezai işlemlerin uygulanması gerekir.
Eğer devlet ve devlet kurumları bu işin örnekliğini yaparsa ısrarla denetimini yaparsa o zaman güzel sonuçlar alınır. Allah’ın lütfu hayatın olmazsa olmazı, gelecek nesillerin de hakkının olduğu sonsuz olmayan su hazinemizi korumuş oluruz. O zaman inşallah bizlere su gibi aziz ol denir .
Selam ve dua ile