Medyanın gücünün hafife alınmayacağını farkındalık yetisi güçlü olanlar çok iyi bilir. Önceki yüzyıllarda tiyatro, sinema, gazete, dergi ve radyodan oluşan medya çeşitliliği şimdilerde çok sayıda çeşitliliğe sahiptir. Televizyon, internet ve sosyal medya araçları ile toplumu daha da kuşatıcı hale gelmiştir. İnternet üzerinden yayım yapan medya araçları son yıllarda yaygınlık kazansa da; ulus ve uluslararası alanda […]
Medyanın gücünün hafife alınmayacağını farkındalık yetisi güçlü olanlar çok iyi bilir. Önceki yüzyıllarda tiyatro, sinema, gazete, dergi ve radyodan oluşan medya çeşitliliği şimdilerde çok sayıda çeşitliliğe sahiptir. Televizyon, internet ve sosyal medya araçları ile toplumu daha da kuşatıcı hale gelmiştir.
İnternet üzerinden yayım yapan medya araçları son yıllarda yaygınlık kazansa da; ulus ve uluslararası alanda izlenme ve takip önceliğini televizyonlar korumaktadır. Ülkemizde de büyük şehirlerden en ücra mezraya kadar TV. Yayınlarının ulaşması; televizyonları topluma iyi ya da kötü katkı sunma da önde kılmaktadır.
Medya; yasama, yürütme, yargı yanında, kamuoyu adına görev yapan, denetleme özelliği bulunan dördüncü kuvvet olarak değerlendirilir. Ayrıca bireyi ve toplumu yönlendirme ve bilgi, eğlence, eğitim alanında çok ciddi roller üstlenmektedir medya.19 ve 20. Yy.da başta ABD olmak üzere egemen güçler sinema sektörü ile kendi ahlak, kültür, eğlence, yeme içme, uyuma, giyim, alışkanlıklar ve tercih anlayışlarını hedef toplum/ülkelere aktarmışlar ve kendileri gibi düşünen ve yaşayan toplumları oluşturmuşlardır.
Medya en etkili yumuşak güç (softpower) aracıdır. Hedef kitleyi farklı programlar ile hiç farkına varmadan dönüştürür. Emperyalist güçlerin hedef ülkeye işgal için askerleri girmeden önce, medya öncü kuvvetleri girer sonra askerleri gelir. Bu anlamda başta televizyonlar olmak üzere; tüm iletişim araçları toplumu değiştirmede ve dönüştürmede büyük bir güce sahiptir.
Ülkelerde medya araçlarının tamamının: Din, tarih, sosyoloji, gelenek, örf ve adetler doğrultusunda milli olması beklenir. Tabi ki bizde de. Ancak tam anlamıyla böyle olduğunu söylemek çok zordur.
TRT yayınlanan bir dizi var; “Seksenler”.1980’li yılların aile, aile içi iletişim, komşuluk ve mahalle ilişkilerini anlatıyor. O yılları yaşayanlar, dizide bazı yönleriyle kendisini ve mahallesini buluyor. Bunun içindir ki izlenir olmuştur. Ancak dizide başörtülü bir sanatçıyı görmek mümkün değil. Önceki bölümlerde ki yaşlı bir kadını saymazsak. Ezan, ibadet, seccade ve cami yer almıyor. Ne Cuma namazı, ne teravih namazı, ne de bayram namazı. Kısacası din, tarih ve kültür yok. Ama TRT bu halkın vergileri ile ayakta duran bir kurum.
Aynı şekilde ATV televizyonun da yayınlanan “Kim Milyoner Olmak İster” adlı yarışma programı var. Her yaş grubundan yarışmacı alıyor. Bilgilendiriyor ve eğlendiriyor. Küresel anlamda tüm ülkelere ait; sanattan, sanatçıdan, müzikten, filmden, kültürden, dağdan, bayırdan ve ödüllerden sorular sorulmaktadır. Ancak islam ve islami değerlere ait; bilgi ve bilgilendirme soruları yok. Halbuki din bu milletin en köklü ve vazgeçilmez değerlerindendir.
Medya değiştiriyor ve dönüştürüyor. Ama asıl düşündürücü olanı “sapı bizden” olanların; dine, ahlaka, geleneklere ve tarihe ters değişimlere öncülük etmeleridir. Hele cinselliğin pazarlanması gerçekten çok korkunç!