Eklemlerde ağrı ve şişliğin, romatoloji hekimine en sık başvuru nedenlerinden olduğuna dikkat çeken Romatoloji Uzmanı Dr. Şule Ketenci Ertaş; tekrarlayan ateş, eklem ağrısı ve şişliği, ağızda aft, bel ağrısı ve ağız kuruluğu” şikayetleri olan kişilerin vakit kaybetmeden romatoloji uzmanına muayene olması gerektiğini söyledi.
Acıbadem Kayseri Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Şule Ketenci Ertaş, romatizmal hastalıkların vücudun sadece bir bölümünü değil; pek çok farklı organı etkileyebilen sistemik hastalıklar olduğunu anlatarak “Romatizmal hastalıklar bu nedenle farklı organlar ile ilgili şikayetlerle ilk işaretlerini verebilir. Örneğin; ağızda yara, gözde kızarıklık ve ağrı, parmaklarda morarma, vücutta döküntü gibi” dedi. Romatolojinin kas- iskelet sistemi ve kan damarlarını etkileyen iltihabi romatizmal hastalıkların tanı ve tedavileri ile ilgilendiğini ifade eden Dr. Ertaş “Romatizmal hastalıkların çoğu kronik (süreğen) hastalıklar olup belirli aralıklarla takip edilmeleri gerekir. Amaç erken tanı ve erken tedavi ile hastalıkların ilerlemesini geciktirmek hatta hastalığı önlemektir. Bu sayede oluşabilecek sakatlıkların önüne geçmek, sosyal hayat, okul/ iş hayatı ile ilgili kısıtlamaları azaltmak mümkündür” diye konuştu. Dr. Ertaş, romatoloji hekimine başvurmayı gerektiren başlıca belirtileri “tekrarlayan ateş, eklem ağrısı ve şişliği, ağızda aft, bel ağrısı ve ağız kuruluğu” olarak sıraladı ve “Bu belirtileri gözlemliyorsanız vakit kaybetmeden bir romatoloji uzmanına görünmelisiniz” dedi.
“Pek çok hastalığın habercisi: Ateş”
Ateşin; enfeksiyonlar başta olmak üzere pek çok hastalıkta gözlenen bir bulgu olduğuna değinen Dr. Ertaş “Birlikte karın ağrısı, eklem ağrısı, göğüs ağrısı gibi şikayetlerin olması ve ağrı geçince ateşin düşmesi ailevi Akdeniz ateşi (FMF) hastalığı için tanı konulmasını sağlar. Ateşin önemli olduğu bir diğer hastalık ise erişkin Still hastalığıdır. Genellikle döküntü ile birlikte günün aynı saatlerinde yükselen ateş gözlenir” dedi.
“En sık başvuru nedeni: Eklem ağrısı”
Dr. Ertaş, eklem yerlerinde ağrı ve şişliğin, hayat kalitesini çok bozan bir durum olup polikliniğe en sık başvuru nedenlerinden olduğunu söyledi. Kısa süreli şikayetlerde sebebin enfeksiyon olabileceğinden bahseden Dr. Ertaş “Bu duruma en yakın örnek; Covid-19 enfeksiyonu sırasında ve sonrasında gördüğümüz artritlerdir. Altı haftadan uzun süren artritler ise kronik artritler olup romatizmal hastalıklara bağlı olabilir. Kalıcı sakatlık bırakmaması için erken dönemde tanı konulup tedavi edilmelidir” diye konuştu.
“Ağız içi aftlarına dikkat”
Ağız içinde çıkan aftlara vitamin eksikliklerinde ya da enfeksiyon durumlarında rastlandığını belirten Dr. Ertaş tekrarlayan aftların özellikle Behçet hastalığı, sistemik lupus eritematozus, crohn hastalığı, çölyak gibi hastalıklarda gözlendiğini dile getirdi. Genital bölgede ağrılı aftlar ile birlikte görülmesinin; gözde üveitin eşlik etmesinin Behçet hastalığı açısından önemli ipuçları olduğunu kaydeden Dr. Ertaş sistemik lupus hastalığında ise; aftlarla birlikte eklem ağrısı, güneş hassasiyeti, ellerde solgunluk, morarma gibi bulgular gözlendiğini söyledi.
“İstirahatle kötüleşen egzersiz ile azalan bel ağrısı”
Bel ağrısının hemen her yetişkinin hayatının bir döneminde yaşadığı bir durum olduğunun altını çizen Dr. Ertaş sık görülen bel fıtığı ve bel kayması gibi durumlardan farklı olarak romatizmal bel ağrısının istirahatle kötüleştiğini; hareket ve egzersiz ile azaldığına dikkat çekti. Beraberinde yaklaşık yarım saati geçen sabah tutukluğu görülebildiğini vurgulayan Dr. Ertaş şunları söyledi: “İltihaplı omurga romatizması olan Ankilozan spondilit’in tanısı ne yazık ki gecikmekte ve hareket kısıtlılıklarına yol açmaktadır. Bu nedenle 6 haftadan uzun süren ve istirahatle artan bel ağrısında mutlaka romatoloji hekimine başvurulması gereklidir. Burada oldukça önemli olan bir grup sedef (psöriazis) hastalarıdır. Sedef hastalarında istirahatle bel ağrısı, eklem şişliği, parmakta morarma ya da topuk ağrısı varlığında sedef romatizması açısından romatolojik muayene yapılmalıdır.”
“Pek çok romatizmal hastalıkta ağız kuruluğu görülür”
Ağız kuruluğuna şeker hastalığı ve bazı ilaçların kullanımı sırasında rastlandığını; uzun süren ağız kuruluğunun ise diş çürümelerine ve mantar enfeksiyonlarına sebep olabildiğini belirten Dr. Ertaş “Konuşurken ve yemek yerken su içme ihtiyacı durumun ciddiyetini gösterir. Beraberinde göz kuruluğu eklem ağrısı, uyuşma gibi şikayetlerin olması romatolojik hastalık belirtisi olabilir. Sjögren sendromu başta olmak üzere birçok romatizmal hastalıkta ağız kuruluğu gözlenir. Romatoloji hekimine başvurulması gereklidir” dedi.