Ülkemizde 100. yılına girilen Cumhuriyet döneminde milletin önüne konan seçim sandığına oylarını atan milletin seçtiği vekillerden oluşan TBMM var. Diğer adı parlamentoda olabilir. 1980 Anayasası yürürlüğe girmeden önce bir de Cumhuriyet Senatosu vardı yanılmıyorsam.
Kanunlarda yazan şekli ile milletvekilleri kendilerine oy veren millete karşı sorumlu olup parlamentodaki yasama görevini milletle iç içe durarak ve onun nabzını, talebini dikkate alarak yapmak durumundadırlar.
Kitapta, anayasada, kanunlarda yazan bu ama gerçek öyle mi diyecek olursak ne yazık ki öyle değil. Ne yazık ki istisnalar dışında tüm partiler ve onların listesinden milletvekili olan vekillerimiz milletten önce kendilerini parti liderlerine ve gruplarına karşı sorumlu hissediyorlar. Onların emir ve talepleri dışında hareket etmeyi düşünen vekillerimiz yok denecek kadar azdır.
Seçimler öncesi dağ bayır,çarşı,sokak, sendika, sivil toplum diyar diyar gezip ziyaretler yapan milletvekillerimiz seçildikleri andan itibaren başka bir kimliğe bürünüyorlar. Vakitleri olmuyor, ulaşılamaz oluyorlar.
Onları temel atma törenlerinde, açılışlarda az da olsa yerel televizyonların ekranlarında ya da ekonomi ile ilgili sivil kurumların toplantılarında, valiliklerin özel günlerindeki toplantılarında görmek mümkün olup uzaktan izleniyorlar.
Ama istisnalar dışında bu vekillerimizi pazarcı esnafı ne düşünüyor, kaygısı talebi ne diye sorar halde göremiyoruz. Çarşı esnafı ne diyor,ne istiyor, talebi, kaygısı, önerisi var mı? Sorarken göremiyoruz. Seçim öncesi ziyaret ettiği, kendilerinden şahsi bir talebi olmayan ama şehrimiz, insanımız ve ülkemiz için kaygıları, talepleri, çözüm önerileri olan sivil toplumu ziyaret edip selam verip bir çaylarını içerken göremiyoruz.
Sahi bu durumdaki milletvekillerimiz kendilerini seçen,TBMM’ye gönderen, onların oyları ile maaş alıp görev yapan seçmenini ne olarak görüyor? Onların sayesinde vekil olduklarını, onların sayesinde maaş alıp evlerine ekmek götürdüklerini, onların oylarının karşılığı onlara karşı vefa borçları olduklarını hiç düşünmüyorlar mı, yoksa adam sende oyunu alma dışında milleti adam yerine koymaya değmez, benim amirim onlar değil, liderim, grubum mu diyorlar.
Umuyorum böyle demiyorlardır ama; görünüşe bakarsak özellikle son seçimlerin üzerinden bir yıla yakın zaman geçmesine rağmen seçim öncesi sözlerini unutan vekillerimize bakarsak hayıflanmamak,üzülmemek, böyle demiyorlar demek zor bir durum.
Olması gereken bu mu elbette değil. Adı üstünde aslolan millet yani seçmen, vekil ise seçildiği andan itibaren kendisini oyları ile oraya gönderen seçmeni yani milleti unutmaması gereken vekillerdir.
Vekiller seçim öncesi olduğu gibi seçildikten sonrada dağ bayır, çarşı pazar, sivil toplum gezseler, ziyaret etseler veli nimetleri olan seçmenlerinin kaygılarını, taleplerini, tavsiyelerini alsalar neyi kaybederler. İnanın hiçbir şey kaybetmezler, bilakis kazanırlar.