Kayseri Ticaret Odası’nda (KTO) 2022 yılının son meclis toplantısı yapıldı. Toplantıda Konuşan KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, “2023’de geleceği şekillendiren önemli gelişmeleri yakından takip etmemiz gerekiyor” dedi.
KTO Meclis Salonu’nda gerçekleşen Aralık Ayı Meclis Toplantısı’na KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, yönetim kurulu üyeleri ve oda üyeleri katıldı. 2022’nin başında arz kaynaklarından dolayı kısıtlanan doğalgaz kısıntısının dışa bağımlılığın azaltılmasının önemini bir kere daha gösterdiğini söyleyen KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, “1 yılı daha geride bırakıyoruz. Bu yıl gerçekten bizler için çok önemli bir yıldı. Seçimlerimizi geride bıraktık. Destek veren, dualarıyla yanımızda olan iş dünyamıza, siz kıymetli meclis ve komite üyesi arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Son meclis, bütçe görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Vermiş olduğunuz desteklerden dolayı başta Meclis Başkanımız ve divanı olmak üzere hepinize ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Bütçemiz şehrimiz, odamız ve üyelerimiz için hayırlı uğurlu olsun. Rabbim hep beraber birlikte faydalı işler yapmayı da nasip etsin. 2022 yılında küresel ekonomiye bakacak olursak jeopolitik gerilimler, yüksek enerji maliyetleri ve enflasyonist baskılar ile şekillendiğini görüyoruz. IMF’nin Ekim ayında yayınladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda küresel büyüme tahmini; 2022 yılında yüzde 3,2 ve 2023 yılında yüzde 2,7 Şubat ayının sonlarına doğru başlayan Rusya-Ukrayna savaşı bölgesel tedarik zincirlerinde kırılmalara ve enerji maliyetlerinde ciddi artışlara yol açtı. Rusya ve Ukrayna’nın önemli ölçüde tedarikçisi olduğu bazı hammaddelerin arzının tehlikeye girmesi fiyatları daha da arttırdı. Bununla birlikte, Türkiye’nin AB tedarik zincirlerindeki konumunun önemi; pandemi ve ardından gelen Ukrayna savaşı sonrasında daha da arttı. Gerek savaş sonrasında ortaya çıkan tahıl sevkiyatı krizinin giderilmesinde, gerekse Rusya’nın gaz akışını kesmesi üzerine AB’nin alternatif kaynak arayışlarında Türkiye kritik bir aktör olarak öne çıktı. 2022 yılının başında yurt dışı arz kaynaklarından sağlanan doğalgaz kısıntısı nedeniyle sanayinin gaz tedarikindeki yaşanan kesintiler, enerjide dışa bağımlılığımızın azaltılmasının ve AB yeşil dönüşüm gündemine uyumun önemini bir kez daha gösterdi” dedi.
“Geleceği şekillendiren gelişmeleri takip etmeliyiz”
Gülsoy, 2023 yılında geleceği şekillendirecek olan gelişmelerin yakından takip edilmesi gerektiğini söyleyerek, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yılın son kabine toplantısında Karadeniz’de 58 milyar metreküplük yeni doğalgaz rezervinin bulunduğunu müjdeledi. Toplam rezervimiz 710 milyar metreküpe yükseldi. Bunun piyasa değerinin ise 1 trilyon dolar olduğunu açıkladı. Hayırlı uğurlu olsun. İnşallah ülkemizin doğal zenginlikleriyle dışa bağımlılığımızı minimuma indireceğiz. Kendi mühendislerimiz, sondaj gemilerimiz ve kendi iç dinamiklerimizle daha güçlü bir Türkiye haline geleceğiz. Türkiye ekonomisi, 2022 yılının ilk üç çeyreğinde sırasıyla yüzde 7,5, yüzde 7,6 ve yüzde 3,9 büyüdü. İlk iki çeyreğe göre, üçüncü çeyreğin büyüme hızında, küresel ekonomideki yavaşlamanın etkisiyle, dış talep ve sanayide ivme kaybına bağlı olarak bir düşüş görüldü ve yüzde 3,9 büyüme gerçekleşti. İhracat, bu büyümede yine en büyük katkıyı sağladı. İhracatımız, 2021 yılında yakaladığı artış trendini 2022 yılında da sürdürdü. İnşallah Kayseri olarak 4 milyar dolarlık ihracat hedefimizi de yakalayacağız. Türkiye, aylık 20 milyar dolarlık ihracat eşiğini aşarak ihracatta güçlü bir performans gösterdi. Bununla birlikte, 2023 yılına girerken ihracatımız açısından daha rekabetçi şartların oluşmaya başladığını görüyoruz. 2020 yılında pandemi ile sarsılan küresel ekonomi, 2023 yılına jeopolitik gerilimlerin arttığı bir seyirde giriyor. Önümüzdeki yıl; küresel ölçekte yaşanmakta olan enflasyon ve bunun sonucunda ortaya çıkan parasal sıkılaşma eğilimi, küresel resesyon ve artan enerji maliyetleri başlıca riskler arasında yer alıyor. Bununla birlikte 2023 yılına girerken; yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve sürdürülebilirliğin artarak gündemimizde olmaya devam edeceği görülüyor. Geleceği şekillendirmeye başlayan bu önemli gelişmeleri yakından takip etmemiz gerekiyor. Eksenimizi genişletmeli, daha fazla ticaretle ve yatırımla bölgesel ve küresel bir ekonomik güç olma konumumuzu kuvvetlendirmeliyiz. Geçmiş tecrübelerimiz, hızlı adapte olan dinamik yapımızla ve yeni ortaklıklar kurarak, bu süreçte en büyük payı alabiliriz. Reel sektör olarak yeni bir yıla girerken ekonomide başlayan toparlanmayı gelecek için umut verici görüyoruz. Nüfus yapımız, üretim kapasitelerimiz, merkezi konumumuzla büyüme potansiyeli en yüksek ülkelerden birisiyiz. Özel sektör olarak üretime, istihdama, yatırıma ve ihracata devam etmeliyiz. Risklere değil, fırsatlara odaklanmalıyız ve ekseni genişletmeliyiz. Temkinli ama kararlı bir şekilde ilerlemeyi sürdürmeliyiz. Türkiye çok büyük bir ülke. Karşımıza çıkan her sıkıntıyı geride bırakacak azme, inanca ve imkana sahibiz. Burada esas olan bizim birlik ve beraberliğimizi sürdürmemiz ve kardeşliğimizi unutmamızdır. Biz birlikte güçlüyüz. 2023 yılında; döngüsel ekonominin gereklerine uyarak, ihracat odaklı, verimli ve rekabetçi bir büyümenin gerçekleşmesini, reel sektörümüz için belirsizlik yerine umut hakim olmasını ve bereketli bir büyüme süreci diliyorum” ifadelerini kullandı.
Yeni asgari ücretin çalışan vatandaşlara nefes aldıracağını söyleyen KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Yeni açıklanan asgari ücretin iş dünyamızın tüm paydaşlarına hayırlı olmasını diliyorum. Asgari ücrette denge mekanizmasını önemli buluyoruz. Emekçi olmadan üretim olmaz. Emekçinin emeğine değer kazandırmadan, üretilen mal ya da hizmette de değer olmaz. Bu yüzden üretimin dört temel unsurundan (emek, sermaye, toprak ve girişimciden) biri olan emek, mutlu olmadan bereketli bir üretim gerçekleşmez. İşçiye verilen, emekçiye verilen ilave her zam, onun daha insanca bir ortamda yaşaması için gösterilen gayret, karşılıksız kalmaz. Açıklanan asgari ücretin çalışan vatandaşlarımıza nefes aldıracağını düşünüyoruz. Öte yandan işverene yönelik devlet desteklerinin artarak devam etmesini temenni ediyorum. İşverenler üzerinde oluşan vergi yüklerinin enflasyon oranında hafifletilmesi, enflasyonun kontrol altına alınarak alım ve üretim gücünün korunması da önem taşıyor. Hükümetimizin bu doğrultuda çalışmalarının devam edeceğine ve gerekli revizyonları yapacağına inanıyorum.”