Kayseri’de düzenlenen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genişletilmiş Bölge Toplantısı’nda konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, “NATO üyesiyiz diye PKK/PYD terör örgütüne destek sunan ve nihai hedefi sözde Kürdistan olan projelere sessiz kalacak değiliz. Ayrıca Türkiye’nin güvenlik açığını kapatmak üzere başta uzun menzilli hava savunma sistemi olmak üzere ihtiyacımız olan silah sistemlerinin hangisinin nereden tedarik edeceğimiz hususu da Amerika Birleşik Devletleri veya NATO’nun haddi ve hukuku değildir” dedi.
MHP Mersin, Adana, Osmaniye, Kahramanmaraş, Hatay ve Niğde İl Teşkilatlarının katılımıyla ’Siyasette Yeni Dönem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Stratejik Hedefler’ Kayseri Genişletilmiş Bölge Toplantısı düzenlendi. Erciyes Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantının açılış konuşmasını MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir yaptı. Kıbrıs’taki gelişmeleri değerlendiren Özdemir; “Kıbrıs Türklüğünün kendi devletiyle geleceğe ilerleme iradesi gelinen aşamada egemen-eşitlik temelindeki iki devletli modeli doğurmuştur. Kıbrıs’ın geleceğinde bize göre bundan başka da bir çıkış yolu yoktur. Aksi yönde açılan bilhassa hiçbir hakkı olmadığı halde adaya karışma yolları arayan Avrupa Birliği’nin tutumu sürdürülebilir değildir. Kıbrıs Türklüğü adada var olduğu günden bu yana asla devletsiz kalmamıştır, bundan sonra da kalmayacaktır. Kıbrıs Türk’tür, bundan sonra da Allah’ın izniyle Türk kalmaya devam edecektir” dedi.
“Hedefi sözde Kürdistan olan projelere sessiz kalacak değiliz”
“Türkiye’nin güvenlik açığını kapatmak üzere ihtiyacımız olan silah sistemlerinin hangisini nereden tedarik edeceğimiz hususu da Amerika Birleşik Devletleri veya NATO’nun haddi ve hukuku değildir” diyen MHP’li Özdemir; “Hazin duruma bakınız ki; başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere NATO’da müttefikimiz olduğunu iddia eden ülkeler, Türkiye’ye karşı doğrudan tehdit oluşturan terör örgütlerini açıktan desteklemekte, korumakta, kollamakta ve bölgesel iktidarsızlık ile bölünmelere sebebiyet verecek eylemlerde bulunmaktadır. Suriye’de PKK/PYD terör örgütüne verilen yoğun destek bu halin en açık örneğidir. Şimdiye kadar bu terör örgütüne sözde ordu kurdurmak üzere her türlü imkan ve destek Amerika Birleşik Devletleri tarafından verilmiştir. Ayrıca şanlı askerimiz karşısında bu terör örgütünün tutunabilmesi için Fransa’nın boş durmadığını da biliyoruz. Yine çok sayıdaki Avrupa ülkesine göre YPG/PYD/PKK kendi topraklarını savunmak için kurulmuş bir oluşumdur. Oysa aynı güruh; vahşette ölçü tanımayan DEAŞ terör örgütüne karşı sahada göğüs göğse çarpışan tek ülkenin Türkiye olduğu gerçeğine değinememek için ısrarlı çaba içerisindedir. Bununla birlikte DEAŞ’ın ortaya çıkış zamanlamasıyla PKK’nın kolu olan PYD’nin sahada kendisine yer tutmasına yönelik oluşturulan gündemin, birbirini besleyen bir süreçte ilerlediği malumdur. Her türlü vahşet görüntüsüyle Suriye ve Irak’taki yerleşim yerlerini kolaylıkla ele geçiren DEAŞ’ı; PKK/PYD karşısında neredeyse hiçbir kurşun atmadan yerleşim yerlerini bu terör örgütüne teslim edilerek kendisine gösterilen güvenli bölgelere geçişinin sağlandığı tüm çıplaklığıyla ortadadır. Bu kirli oyunun ana hedefinde bulunan ülkelerin başında hiç kuşku yok ki Türkiye gelmektedir. Bu durumun bizim nazarımızda kabul edilebilir bir yanı yoktur. Bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle yok edileceğine dair sergilenen maksatlı anlayışın başarıya ulaşması, bölgesel barış ve istikrara katkı sağlayabilmesi mümkün olamayacaktır. Kaldı ki Türkiye; haklı ikaz ve itirazlarını şimdiye kadar her seviyeden dile getirmiştir, getirmeye de devam etmektedir. Suriye’de PKK/PYD eliyle, toprak bütünlüğünün bozulması ve yine PKK/PYD’nin meşru bir yapı olarak algılanmasına yönelik girişimlerin tamamı bizim için açık bir milli güvenlik tehdididir. NATO üyesiyiz diye PKK/PYD terör örgütüne destek sunan ve nihai hedefi sözde Kürdistan olan projelere sessiz kalacak değiliz. Ayrıca Türkiye’nin güvenlik açığını kapatmak üzere başta uzun menzilli hava savunma sistemi olmak üzere ihtiyacımız olan silah sistemlerinin hangisinin nereden tedarik edeceğimiz hususu da Amerika Birleşik Devletleri veya NATO’nun haddi ve hukuku değildir” ifadelerini kullandı.
“Amerika Birleşik Devletleri yönetimi Türkiye’nin farkında değilse bunun neticesine katlanmaktan kurtulamayacaktır”
PKK’ya her türlü desteği sunan Amerika Birleşik Devletleri’nin Ülkü Ocaklarını hedef aldığını ifade eden Özdemir, “PKK terör örgütüne her türlü desteği sunarak teröristleri adeta Türkiye’ye karşı organize eden ve bırakın müttefikliği düşmanca eylemler çerçevesinde değerlendirilebilecek tutumlar takınan Amerika Birleşik Devletleri yönetimi şimdi de Türk milletinin bağrından çıkan, en müstesna kurumların başında gelen Ülkü Ocaklarını hedef almaktadır. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Biden göreve gelmeden önce; ’Türkiye’de muhalefeti destekleyeceğiz’ diyerek gönderdiği sinyali şimdilerde ’Suriye’de PKK’yı terk etmeyeceğiz’ noktasına taşımışken maksadın ne olduğu aradan geçen her gün biraz daha kesinleşiyor. FETÖ’cülere kol kanat geren, PKK’yı koruyup kollayan Amerika Birleşik Devletleri’nin Ülkü Ocaklarını rezil tanımlamalarla bir araya getirme uğraşı PKK’ya sunulan destek vaadiyle aynı şeydir. Amerika Birleşik Devletleri yönetimi hala Türkiye’nin kuvvet, kudret ve kadrinin farkında değilse bunun neticesine katlanmaktan kurtulamayacaktır” şeklinde konuştu.
“CHP ve İYİ Parti’nin HDP’nin mecliste olması gerektiğini duyurmaya başlaması açık bir ihanettir”
CHP ve İYİ Parti’nin HDP’yi meşrulaştırma çabasına girdiğini sözlerine ekleyen İsmail Özdemir; “Bugün sözde demokrasi sözcüğü kullanılarak ülkemize karşı hayata geçirilen oluşumların varlığından da haberdarız. Amerika Birleşik Devletleri merkezli olarak başlatılan Türkiye Demokrasi Projesi adlı oluşumda FETÖ’cü teröristlerin yer alması bir yana aynı şer yapılanması hayata geçirilmeden hemen önce CHP’li bazı isimlerin ABD yönetimine çağrıda bulunarak Türkiye için demokrasi vurgusu beklediklerini belirtmesi zillet çevrelerinin rezil hallerini dışa vurmuştur. Tıpkı PKK/PYD terör örgütünü destekleyen sözde batılı müttefiklerimiz gibi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da YPG/PKK’yı kendi topraklarını savunan bir oluşum olarak görmektedir. Yine güvenlik kuvvetlerimizin Suriye’den kaynaklanan terör tehdidini bertaraf etmek üzere PKK/PYD’ye yönelik düzenlediği askeri harekatların tümüne CHP’li isimler karşı çıkmıştır. Şu ibretlik duruma bakınız ki zillet çevreleri bu günlerde PKK/PYD terör örgütünün siyasi uzantısı olan HDP’yi aklama, kurtarma ve meşrulaştırma çabasına düşmüştür. Bir yandan PKK terör örgütüne yönelik yurt içinde ve yurt dışında başarılı askeri harekatlar sürerken ve örgüt her yönden tükenme aşamasına gelmişken hain elebaşları kafalarını inlerinden çıkarmaya dahi korkarken, örgütte çözülme tarihin yüksek seviyesine erişmişken ve Anayasa Mahkemesi’nde HDP’ye yönelik kapatılma kararı görüşülürken CHP ve İYİ Parti HDP’nin mecliste olması gerektiğini duyurmaya başlamıştır. Bu açık bir ihanettir, zilletin ta kendisidir. HDP meşru değildir, asla da olamaz. HDP’nin kapatılması vicdanın, demokrasinin, hukukun, şühedanın ahının, yetimlerin hakkının ve Türk Devleti’nin sahip olduğu değerler bütünlüğünün açık ve kesin gerekliliğidir. Şu işe bakın ki ihanet ve proje partisi olarak yola çıkan İYİ Parti bu yolda adeta kendisini parçalamakta, PKK terör örgütünün uzantısı HDP için her şeyi yapmaktadır” dedi.
“Başbakan olmaya aday olduğunu iddia eden Meral Akşener’e kimler talimat vermiştir?”
Mevcut sistemden geriye dönüş olmayacağının altını çizen MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, “2023 yılında cumhurbaşkanı adayı olmayacağını açıklaması ibretlik, vahim bir tablodur. İYİ Parti kendi genel başkanının bu ilanıyla proje partisi olduğunu bir kez daha göstermiştir. İYİ Parti ve Meral Akşener’den aday olmamasını kimler istemiştir? Başbakan olmaya aday olduğunu iddia eden Meral Akşener’e kimler talimat vermiştir? Sözde Kürt sorunu tabirini kullanarak etnik bölücülüğe nefes aldırma yarışına girenlerle aynı yönde saf tutan ve HDP’yi meşru gördüğünü ifade eden İYİ Parti; HDP’li bir milletvekilinin Anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilmesi gerektiği çağrısına neden sessizdir? PKK’ya daha fazla alan açma ve etnik bölücülüğü kışkırtma amacından başka hiçbir şeye hizmet etmeyen bu yaklaşımlar sistem değişikliği kılıfına sokulmaktadır. Açık bir şekilde anlaşılmalıdır ki mevcut sistemden geriye dönüş yoktur” diye konuştu.