Kayseri Barosu avukatlarından Emir Akpınar, işverenin işçinin yaşama hakkını gözetme sorumluluğu olduğunu belirterek, “İş kazalarında kan bağı gözetmeksizin işçinin destek olduğu bireyler de tazminat hakkı talep edebilir” dedi.
İş yerinde gerçekleşen yaralanmaların yapılan işle ilgili olmasa da iş kazası olabileceğini söyleyen avukat Emir Akpınar, “Bir iş yerinde yaralanmadan gıda zehirlenmelerine kadar işçinin sağlığını etkileyen şeyler iş kazası sayılabilir. Keza bu durumlarda iş kazasının kanunda sayılan tüm unsurları oluşmuştur. İş kazası şartları ise kazaya uğrayanın sigortalı olması, kazalının hemen veya sonradan bedenen veya ruhen özre uğramış olması, sigortalının yer ve zaman itibarıyla 5510/13. maddede sayılan hususlardan birine göre kazaya uğraması, kazada nedensellik ’illiyet’ bağının bulunmasıdır. 5510 Sayılı İş Kanunu sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada ya da işiyle ilgili bir yerde bulunduğu anda meydana gelen olayların yapılan işle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın iş kazası sayılmasını gerekli kılmıştır. İş Kanunu madde 11’de iş yerinde üretilen mal veya verilen hizmetle nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen iş yerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da iş yerinden sayılmıştır. Böylelikle yemekhanede yemek yendiği sırada gıda zehirlenmesi yaşanması, iş yerinde yaşanan bir kaza olması mucibince şüphesiz iş kazasıdır. Böyle bir durumla karşılaşıldığında hastaneye giderek acil servise başvuran tüm vakaların iş kazası olarak girişinin yapılması ve 3 gün içinde SGK’ya iş kazası bildirimlerinin yapılması gerekir. Mevcut yönetmelikler gereği her çıkan yemek çeşidinden ayrı ayrı ’şahit numune’ ismi verilen örnekler alınarak, bunların 72 saat süresince saklanması ve gıda zehirlenme şüphesi olduğunda bu örneklerin ilgili laboratuvara incelemeye gönderilmesi gerekiyor” dedi.
“İşverenin işçiyi gözetme sorumluluğu yaşama hakkının gereğidir”
Akpınar, işverenin Anayasa’da belirtilen maddeler gereğince işçinin yaşama hakkını gözetmek zorunda olduğunu söyleyerek, “Anayasa madde 12/1 ve 15/2’ye göre işveren gözetme borcu kapsamında işçiye zarar verici her türlü davranıştan kaçınmak, işçinin hayatını, sağlığını, maddi ve manevi kişiliğini korumakla yükümlüdür. Zira gıda zehirlenmesiyle işçilerin sağlığı büyük tehlikeye girmekte, yaralanma, iç organ kaybı, ölüm gibi dönüşü olmayan kalıcı hasarlara sebep olmaktadır. Bu kapsamda işverenin işçiyi gözetme yükümlülüğü, anayasal nitelikli bir hak olan yaşama hakkının gereğidir” ifadelerini kullandı.
“Kan bağı olmaksızın işçinin destek olduğu bireyler de tazminat başvurusu yapabilir”
Avukat Emir Akpınar, iş kazasında hayatını kaybeden işçinin kan bağı olmaksızın maddi olarak destek olduğu bireylerin de tazminat başvurusu yapabileceğini söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti:
“İş kazasının ardından hak kaybına uğramamak adına tazminat hakkı kullanılabilir. Ancak bunun için öncelikle iş kazası tespiti yapılmalıdır. İş yerinde gerçekleşen bu zehirlenmenin ardından işverenin kuruma bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Eğer işveren bu görevini yerine getirmezse bu aşamada sorumluluk işçiye düşer. İşçi iş kazasını geçirdikten sonra kuruma başvurarak iş kazasının tespitini talep edebilir. Aksi halde tespit davası açmak yoluyla da iş kazasının tespitini yaptırabilir. İş kazasının tespiti yapıldıktan sonra iş kazası eğer yaralanma ile sonuçlanmışsa yaralanan işçiye, eğer ölümle sonuçlanmışsa ölen işçinin yakınlarına, hak sahiplerine kurum tarafından belirli bir ödenek aylık bağlanır. İşçi iş kazası neticesinde öldüğünde ise bahsi geçen hak sahipleri şunlardır; işçinin ölümüyle destekten yoksun kalanlardır. Örneğin işçinin çocuğu veya eşi yoksa anne ve babası da hak sahibidir. Tüm bu süreçler bittikten sonra tazminat davası açılabilir. İş kazası neticesinde açılan tazminat davasında tazminatı belirleyen unsurlar ise iş kazasının niteliği, işçinin aldığı ücret, ne kadar süredir çalıştığı gibi hususlar dikkate alınır. Burada kanun doğrudan bir kan bağı aramıyor. Eşi, çocuğu, anne-babası talep edebileceği gibi örneğin sürekli destekte bulunduğu nişanlısı ya da işçinin düzenli olarak burs verdiği, geçimini o bursla sağlayan öğrenci de tazminat talep edebilir. Burada önemli nokta işçinin sağlığında tazminat talep eden kişilere düzenli bir destekte bulunuyor olmasıdır. Dava sonucunda hükmedilecek tazminattan kurumun bağladığı ödeneğin toplam miktarı çıkartılır.”