Kutlanmalı mı, anılmalı mı, silkeleme, iğneleme mi yapılmalı?
Ne olmuştu? Anadolu’nun zeki, çalışkan, fakir çocuklarının imanları, istikballeri, gençlikleri, aile bağları, toplum sevgileri, aidiyetleri çalınmış, beyinleri yıkanmıştı.
Yükseltilen, ululaştırılan, ilahi, olağanüstü gücü olduğuna inandırılan; böylece manevi yönden teslim olunan, emre itaat edilen, itiraz edilemeyen, zamanla maddi manevi cezaya çarptırma gücü ve yetkisi olan, korkutma gücü yüksek bir despotun, zalimin, kuklanın, kurduğu bir anafor, içinden çıkılamayan derin bir çukur, bir girdaptan bahsediyoruz.
Acımasız bir düzenin, sistemin adına nice aileler yıkılmış, nice canlar yanmış, kardeşler arasında düşmanlık tohumları atılmıştır.
Kimi tarikat, cemaat ve fırkalar da olduğu gibi, öl deyince ölecek, öldür deyince öldürecek, vur deyince vuracak; karşılığında cennet kazanılacak(!) bir inanca sahip kitle; emre amade, hazır kıta halinde beklemiş, beklemeye de devam ediyor.
15 Temmuz darbe girişimi sonucunda Fetö örgütü ağır darbe almış, etkinliği ve gücü zayıflatılmıştı.
Ne yazık ki, sürekli toparlanma, sızma, girdikleri kılcal damarlarda pusuda bekleme fırsat kollama pozisyonunda bulunuyorlar.
Yani Fetö canlıdır. Sizin, devletinizin, ekonominizin, kardeşlik, birlik beraberliğinizin zayıfladığı anda çökmeyi, bastırmayı, karıştırmayı beklemektedir.
Hükümet olarak, idareciler olarak, kanun uygulayıcıları, işverenler, cemaat liderleri olarak; halkın arasında eşitlik, adalet, âdil geçim, hakça paylaşım, hak hukuk dengesi kuramaz; kitleleri ayrıştırır, bir kısmına nefret nazarıyla bakarsanız; Fetö’nün istediği, fırsat kolladığı bir ortamı altın tepsi içinde sunmuş olursunuz.
Eğer içerde kalanlar, soruşturma sonunda görevine dönme hakkı olduğu halde sürüncemede bırakılanlar, daha gariban, daha alt tabakada; daha gücü olanlar dışarda, kimileri için etkili kişiler devrede olduysa bu halkın güvenini ve samimiyetini kaybedersiniz.
15 Temmuz ne bir kutlama, ne bir anma olmalıdır!
İnsanları, yöneticileri silkeleyen, uykudan uyandıran, tehlikenin boyutunu ve yakınlığını hissettiren, tabiri caiz se tokatlayan bir faaliyet olmalıdır.
Hamasi sözler, şiirler, bir kesimi sürekli suçlama ve dışlama gayretleri, bir iki saz zımpırtısı ile geçiştirilecek bir gün değildir.
Fetö tehlikesi geçmemiştir, uyuyanlar uyansın artık; bu tehlikeyi sürekli gündemde tutalım gafillerin ego ve aymazlığına bırakmadan!
Bu arada, Fetö, haksızların, ahlaksızların, iftiracıların elinde bir tehtid aracı olmamalıdır. İnsanlar korkutulmamalı, şikayetler dikkatli incelenmeli, gerektiğinde iftira atanlar cezalandırılmalıdır. Yapanın yanına kâr kalmamalıdır.
252 şehidimiz ve çok sayıda gazilerimizle, mahşerde hesaplaşmayı hiç birimiz göze alamayız.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlıklı, uzun ömürler dilerim.