KURU FASULYE

Yıllar sonra Ankara’ya yolum düştü öğle paydosunda, yakındaki kuru fasulyecide fasulye yiyorum. Sekiz, on masalık bir yer. Patron’un elinde metre, garson ucunu tutuyor, iki kolon arasını ölçüyorlar. Sıcak yemek tezgahı alacaklarını anladım. Eskisi elektrikli çok yakıyor, iyide ısıtmıyor. Doğalgazlı alacaklar yine dört gözlü ama ilave iki çorbalık olsun istiyorlar. Bir taraftan yemek yiyorum, bir taraftan […]

Yayınlama: 11.06.2022
A+
A-

Yıllar sonra Ankara’ya yolum düştü öğle paydosunda, yakındaki kuru fasulyecide fasulye yiyorum. Sekiz, on masalık bir yer. Patron’un elinde metre, garson ucunu tutuyor, iki kolon arasını ölçüyorlar. Sıcak yemek tezgahı alacaklarını anladım. Eskisi elektrikli çok yakıyor, iyide ısıtmıyor. Doğalgazlı alacaklar yine dört gözlü ama ilave iki çorbalık olsun istiyorlar.

Bir taraftan yemek yiyorum, bir taraftan da tezgahı öğreniyorum, lokanta açacak olsam acemilik çekmem, nihayet hesabı ödeyip çıktım.

Ankara’daki işim sonuçlanmamıştı, üç ay sonra tekrar gittim. Yine aynı lokantada öğleyin kuru fasulye yiyorum.

İhtiyar bir adam geldi girerken “hep yek” dedi. Kuru fasulye, pilav geldi!

Yıllar önce öğrendiğimde garipsemiştim. Sonradan hoşuma gitti tavlaya da meraklıyım zaten.

Yan masaya dört öğrenci geldi, az kuru dediler. Dört kuru fasulye geldi. Tabaklar tam dolu değildi ama doluya çok yakındı! Az kurularını yediler, hesabı ödeyip gittiler.

Patrona dedim ki; “az kuru dediler, yarı fiyat ödediler ama tabaklar doluydu, bu nasıl oluyor?” dedim.

“Beyefendi; babamdan vasiyetdir. Burası öğrenci yeri, mezun olanlar Devletin iskeletini oluşturur. Kaymakamların hepsi bura mezunudur. Emniyet Müdürü, Vali, Elçilerin çoğunluğu burayı bitirmiştir. ” Az kuru” tarifesini rahmetli babam icad etmiştir. Az diye geçer ama biz tama yakın veririz. Tam da doldurmayız belki incinirler diye ama yarı para alırız. Babamın zamanına kadar Ankara’da ekmek parayla ayrıca İlave edilirdi, bir çeyrek, iki çeyrek diye. Babam ekmek sepeti ortaya koydu yiyebildikleri kadar yesinler, önce gözleri doysun derdi. Nihayet bizimde, bu Devlet de, bu Cumhuriyet’ de bir tuzumuz, az kurumuz olsun” derdi. Adama haklısın dedim. Otuzbeş kırk yıl önce bende öğrenci idim ve burda hep “az kuru” yerdim. Hatta bir gün üç arkadaş geldik, yedik hesap ödeyeceğiz. Diğer arkadaşlarda para çıkmadı sadece bende çıktı. Bende ki para da yetmedi! Garsona kem küm deyip saatimizi ya da kimliğimizi bırakalım diyecekken, resimdeki adam olaya el koydu!

Kulağının arkasında ki kalemi alıp, elindeki kağıdı çarpı çekti, altını çizdi. Hesabın ancak yarısını öder parayı alıp “üç nolu masanın hesabı tamam!” dedi. Önce anlayamadık, üçümüz birbirimize bakakaldık.

Kısa bir süre sonra 12 Eylül Askeri Darbe oldu. İki arkadaş tutuklandı! Bende Ankara’yı terk ettim. Oralar uzun mevzu deyip, konuyu kapattım…

“Yemek tezgahını değiştirmişsiniz, güzel olmuş, hayırlı olsun” dedim. Sözümü kesti.

REKLAM ALANI
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.