8 Mart dünya kadınlar gününün felsefesi ve anlaşılması meraka değer doğrusu. 8 Mart’ın tarihçesine bakıldığında; Marksist ideolojinin siyasal örgütlenme biçimi olan; sosyalizmin ortaya çıkardığı bir gündür. Ama sıradan bir gün değil. Felsefesi ve bir ideolojik boyutu olan bir faaliyettir. Çıkışı itibariyle sosyalist hareketlerin ve daha sonra kapitalist düşüncenin sahiplendiği; kadın hareketine bu iki ideolojinin bakışı […]
8 Mart dünya kadınlar gününün felsefesi ve anlaşılması meraka değer doğrusu. 8 Mart’ın tarihçesine bakıldığında; Marksist ideolojinin siyasal örgütlenme biçimi olan; sosyalizmin ortaya çıkardığı bir gündür. Ama sıradan bir gün değil. Felsefesi ve bir ideolojik boyutu olan bir faaliyettir. Çıkışı itibariyle sosyalist hareketlerin ve daha sonra kapitalist düşüncenin sahiplendiği; kadın hareketine bu iki ideolojinin bakışı önemlidir.Bu iki sistemde de; güç mabuttur (ilahtır). Zayıflar ise onun kullarıdır. Bu çerçevede 8 Mart kadınlar günü; mütecavizin tecavüz mağduresine taktığı takının adıdır.
Son üç yüz yıldır dünyaya yön vermeye çalışan, insan ürünü; kapitalist, faşist, Marksist ve şovenist sistemler yeni bir kadın ve erkek tipi yaratamaya girişmişlerdir. Dinin ve kadim kültürün kadına ve erkeğe yüklediği role savaş açarak; bir kadın tasarımı ortaya koymuştur. Bu yeni yaratma ve tanrı ile boy ölçüşmede; kadının biyolojisi, fizyolojisi ve fiziki özellikleri dikkate alınmamıştır. Ruhsal yapısı bilinçli bir şekilde göz ardı edilmiştir.
Sonu “izm” le biten tüm sistemler iflas etmiştir. Başta kadın olmak üzere insan türüne; hatta tüm varlıklara vereceği değer ve söyleyeceği sözü kalmamıştır. İflas eden bir dükkanın raflarında müşterisine satacağı bir şeyin kalmadığı gibi. Peşin para veresiye satış yöntemiyle müşterisini yaldızlı sözlerle aldatan ve ayakta kalmaya çalışan biri gibi;
İnsanlığa mutluluk şarkıları söyleyen kapitalizmin yönettiği dünyada; tahminlere göre 2019 yılında yaklaşık 271 milyon 642 bin 105 uluslararası göçmen bulunuyor. Son otuz yılda uluslararası göçmen sayısı yaklaşık %78 oranında artış gösterdi. 2019’da 7,7 milyarlık dünya nüfusunda yaklaşık her 30 kişide bir kişi mülteci konumundadır. Ayrıca kapitalizm doğaya açtığı savaş ile başta iklim krizi olmak üzere kıtlık ve yokluğu en üst seviyeye çıkarmıştır.
İnsanlığa eşitlik ninnileri söyleyen komünizm; kendi tarihinde ki katliamları Martin Malia kalemiyle; 85 ila 100 milyon olduğunu söyler. Komünist ülkelerde en yüksek ölüm sayıları Marksist katil Josef Stalin idaresindeki Sovyetler Birliği’nde, Mao Zedong idaresindeki Çin’de ve Kızıl Kemerler idaresindeki Kamboçya’da kaydedilmiştir.
Kadınlara mutluluk vaat eden kapitalist/seküler sistem; küçük savaşlar ve bölgesel savaşlardaki ölümler hariç; birinci dünya savaşında 40 milyon, ikinci dünya savaşında 85 milyon insanın ölümüne neden olmuştur.
Kapitalizm ve sosyalizm insanlık katilidir.Arkasında dul, yetim, engelli ve yokluk bırakan bu sistemler; kadına özgürlük verecek, onur kazandıracak öyle mi!
Yok, öyle değil! Kadınlar bu sistemler için bir sermayedir. Kazançları için bir dolgu malzemesidir.
“Karl Marks karısını hizmetçileri ile aldattı ve bu ilişkiden gayri meşru bir çocuğu oldu”
“Hitler çok sayıda kadınla eşini aldattı.”
“Ve Clinton Beyaz Sarayda çalışma ofisinde stajyer bir kadınla zina etti”
8 Mart dünya kadınlar günü!