Anadolu’nun güzel mi güzel , gelişmiş ilçelerinin birinde yaşlı adam eşini kaybetmenin acısını tüm benliğinde hissediyordu. Baba hayatının sonbaharında kendisini beraber yaşamak için evine davet eden oğlunun teklifini uzun uzun düşündükten sonra kabul etmek zorunda kaldı. İlk zamanlarda aile ve yaşlı adam arasında her şey iyi gidiyordu . Ancak geçen yıllar babanın kendisini evin içinde […]
Anadolu’nun güzel mi güzel , gelişmiş ilçelerinin birinde yaşlı adam eşini kaybetmenin acısını tüm benliğinde hissediyordu.
Baba hayatının sonbaharında kendisini beraber yaşamak için evine davet eden oğlunun teklifini uzun uzun düşündükten sonra kabul etmek zorunda kaldı.
İlk zamanlarda aile ve yaşlı adam arasında her şey iyi gidiyordu . Ancak geçen yıllar babanın kendisini evin içinde sığıntı gibi hissetmesine neden oldu !
Artık odasından çıkamaz hale geldiğinde , yemek yerken dahi zorlanır olmuştu ! İçine kapandıkça sağlığı bozulan baba , unutkan bir hal almıştı.Yemek masasında elleri titriyor , bir şeyler yerken üstüne- başına döküyordu !
Oysa aklı ve kırık kalbi yerli yerindeydi ! Kayınpederinin bu dağınık halini gören gelini gittikçe kontrolünü kaybedip , tahammülsüzlük çıtasını daha yukarılara çıkararak eşine “ artık kayınpederini istemediğini onu evden uzaklaştırması gerekliliğini , aksi halde evden kendisini gideceğini “ söyledi.
Adam babasının kendileri dışında kimsesi olmadığını , onu sevdiğini , evden uzaklaştırmaya vicdanının razı olmadığını belirterek adeta babasının kalması için yalvarmaya başladı !
Ancak eşi nuh diyor , peygamber demiyordu !
Adam çaresiz bir hafta sonu , sabah erken saatlerde babasının odasına girdi ve “ babacığım bugün senle biraz dolaşmak , piknik yapmak istiyorum , ne dersin “ diye sordu ! Baba tedirgin – endişeli bir ruh hali içerisinde , “ elbette oğlum sevinirim “ dedi.
Oğlu babası ile kendisi için bir piknik paketi hazırladı ve ırmağa doğru yola koyuldular. Epey bir süre ilerledikten sonra baba oğlunu uyardı ve bulundukları yerde biraz dinlenmek istediğini belirtti.
Bir süre dinlendikten sonra yeniden yola koyuldular . Baba bir süre sonra yeniden oğlunu ikaz edip , ” oğlum burada da biraz dinlenelim ” dedi.
İşin garip tarafı baba sanki buraları daha önceden tanıyormuş gibi , etrafı dikkatli bir biçimde gözlemliyordu ! Oğlu babasının bu hallerini gördükçe , için için kendi kendisini suçlu hissediyordu !
Babasına sırtını dönüp sessiz bir biçimde ağlıyor , bu durumu babasının görmesini istemiyordu ! Kendini toparladıktan sonra ” baba artık burada duralım , ileri gitmek istemiyorum ” dedi !
Baba sevgi ile oğluna yaklaşıp ” biraz daha ırmağa doğru ilerlemek istiyorum ” dedi ! Adam üzgün ve ağlamaklı bir sesle ” baba neden daha çok ilerleyelim ki , saatlerdir yürüyoruz , sen yorulmadın mı , burada kalıp seninle özel bir hususu konuşmak istiyorum ” dedi !
Baba içini çeke çeke oğluna döndü ve ” izin ver , öncelikle benim sana söylemek istediğim şeyler var ! ” dedi .
Ve bak oğul seni ilk durdurduğum yer , babamın babasını götürerek terk ettiği yerdi , ikinci kez durdurduğum yer , benim babamı getirerek seni artık evimizde istemiyoruz diye söylemek istediğim yerdi ! Biliyorum ki , sen de beni buraya kadar getirdin ve biraz sonra terk edip gideceksin ! Ben de ırmağa doğru biraz daha yaklaşarak senin oğlunun seni nereye kadar götüreceğini merak ediyorum ! ” dedi …
Genç adam bu açıklamalar sonrası hüngür hüngür ağlayarak babasının boynuna sarıldı ve ” baba yürü Allah aşkına , hemen senle birlikte evimize dönmek istiyorum ! ” dedi …
Dostlarım kıssadan – hisse ! Hepimizin sorumlulukları olduğu bir dünyada yaşıyoruz . Hiç kimse kendisine müşahhas yaratılmamıştır . Bugün sana yarın bana !
Bugün onlara yarın bizlere ! Lütfen insani değerlerimize sahip çıkalım . Bugün yaşlılarımıza karşı takınacağımız tavırlar ve davranış biçimleriyle yarın biz yüz yüze kalacağız !
Allah insana ; akıl mantık , vicdan , irade , fıtrat ve ahlak bahşetmiştir . Bu özelliklerimizi yeri ve zamanı geldiğinde kullanmakla mükellefiz ! Ve lütfen unutmayınız , iman vicdandır ! Vicdanı olmayanın imanı olamaz !