Öncelikle belirtmeliyim ki, ülkedeki sıkıntının ana nedeni psikolojik travmadır. Gerçekte bu kadar büyük sıkıntı olmamasına rağmen, oluşturulan algılar ile, ülke kaosa sürüklenmeye çalışılıyor. Hemen söyleyelim ki, öyle ya da böyle, şu anda,şu şartlarda sayın Cumhurbaşkanı’na saldırmak ahlaksızlık, edepsizlik, nankörlük, vefasızlık, vatana ve millete karşı yapılacak en büyük ihanettir. Gelişmiş ülkelerin bile sıkıntı yaşadığı böyle bir […]
Öncelikle belirtmeliyim ki, ülkedeki sıkıntının ana nedeni psikolojik travmadır. Gerçekte bu kadar büyük sıkıntı olmamasına rağmen, oluşturulan algılar ile, ülke kaosa sürüklenmeye çalışılıyor.
Hemen söyleyelim ki, öyle ya da böyle, şu anda,şu şartlarda sayın Cumhurbaşkanı’na saldırmak ahlaksızlık, edepsizlik, nankörlük, vefasızlık, vatana ve millete karşı yapılacak en büyük ihanettir.
Gelişmiş ülkelerin bile sıkıntı yaşadığı böyle bir durumda; ülkemizin de zorluklar çektiği ayan beyan ortadadır.
Ülkede kriz yok, menfaate ve ihanete çevirmeye çalışanlar var. Harıl harıl üretim, ihracat, istihdam devam ediyor, ihracat için gümrük kapılarında uzun tır kuyrukları oluşuyor.
Ne yazık ki, enerjide dışa bağımlıyız. Doğal kaynakları ithal etmekteyiz. Tüm bu ithalatlar da dövizle yapıldığı için, dışarıdan bir fiyat yükseltilmesi ülkemizdeki tüm üretim sahalarını etkiliyor. Yani enerjideki artış otomatikman her alana yansıyor.
Tayyip Erdoğan iktidarı ile beraber kendi doğal kaynaklarımızı üretebilmemiz için büyük çabalar sarf edilmiş, dünyanın en modern arama ve sondaj gemileri satın alınmış, çok güzel neticelere ulaşılmış ve sonuçlar alınmaya da devam ediliyor.
Bu arada bağırıp saldıranlara da soralım: Sayın Erdoğan iktidarına gelene kadar ne nane yediniz? Dışa bağımlılığı azaltmak için ne üretim yaptınız? Doğal kaynakları çıkarma hususunda ne gayret gösterdiniz?
Ne yaptığınızı çok iyi biliyoruz. Heykeller diktiniz, kılık kıyafetle uğraştınız, balolar düzenlediniz, mesela dönemin İSKİ müdürü gibi, kimileriniz de uçkurunuza harcadınız devletin gücünü ve maddi imkanlarını.
Maalesef dövizdeki yükseliş aldı başını gidiyor. Umurumuzda değil, ben üretimime, istihdamıma, ihracatıma bakarım diyebilirsiniz; doğrusu da bu ama ne yazık ki tüm üretim lokomotifi olan enerji ithalatı, dengeleri zorluyor.
Daha ne yapsın hükümet? Asgarî ücreti olabilecek maksimum seviyeden ayarlıyor, iş verenden kimi vergileri kaldırıyor. Sürekli olarak ekonomi alanında düzenleme yapıyor.
Bu arada dış diplomasi baş döndürücü şekilde devam ediyor, ekonomik ve siyasi anlaşmalara imzalar atılıyor.
Devlet işleyişi durağan değil tam tersine debisi çok yüksek seyir izliyor.
Mesela, dün on Afrika ülkesi devlet başkanı Türkiye’ye geldiler, Cumhurbaşkanı ile toplantı ve görüşmeler yaptılar/ yapıyorlar. Dolar takibi, bu görüşmeleri bile etkiledi, ülke gündemini meşgul edemedi bile.
Dış güçlerin iç maşaları, ya da bağlantılı olmayıp maddi hırs ve çıkarları ülke menfaatinin önüne geçen madde perestler veya alacak – verecek dengesi döviz üzerinden dizayn edilmiş olanlar döviz hareketliliğinin ve ateşinin yükselmesinin ana müsebbipleridir.
Gerçekten dövize ihtiyacı olmayanlar dışında döviz alanlar, ellerinde tutanlar; azıcık vatan, millet, insanlık onurunuz varsa, ya bozdurun ya da sürekli döviz almayı bırakın.
Bu bir savaştır. O halde ey mütedeyyin insanlar Hz Ebubekir, Ömer, Osman, Ali (r.anhüm) olmanızı beklemiyoruz ama, bir müslüman gibi davranmanızı istiyoruz. Siz bari diğerleri gibi davranmayın! Bozdurun dolarlarınızı ya da almayı bırakın.
Ey müslümanlar! Zekatlarınıza hassas olun, vermek için ramazanı beklemeyin. Önce dolarları bozdurun zekat olarak verin; inanın çok büyük katkısı olacaktır bu memleket insanına.
Bir zamanlar yaman Ak Parti savunucusu kimi medyanın, yazarların, gazetecilerin nasıl ağız değiştirdiklerini görmek inanın insanı kahrediyor. İnandıklarınızı söyleyin ama diğerlerine de bir şeyler hatırlatın!
Siz ey Ak Parti yöneticileri, milletvekilleri, belediye, il, ilçe başkanları! Her şeyi Sayın Erdoğan’ın omuzlarına yüklemiş durumdasınız. Tüm muhalefet partileri sokakta, halka temas ederken, hükümetin icraatlarını negatif yönde anlatırken siz neredesiniz, ne yapıyorsunuz? Yoksa hangi bürokrat, müdür nereye atansın derdinde misiniz?
Salon toplantıları, temsilci ve makam ziyaretleri ile gün geçirip bol resimli sosyal medya ergen davranışları ile mi uğraşıyorsunuz?
İnin sokağa, girin köye, mahalleye! Dokunun insanlara, işçiye, köylüye. Tahammül gösterin eleştiri ve itirazlara!
Varolan bize yeter anlayışından vazgeçin, yeni gönüller kazanın.
Gerekirse birer ikişer maaşlarınızı almayın ya da garibana bağışlayın.
Yoksa atı alan Üsküdar’ı geçer de kıyıda kalakalırsınız.
Elbette ki bir ibadet aşkıyla gece gündüz çalışan yetkililer var. Onları istisna tutup dua ediyoruz.
Hadi hep beraber makam zırhını sıyırıp sahalara inelim, ilk günkü azim gayret ve şuurla çalışalım.
Mevcut sıkıntıları, çözüm yollarını bir bir anlatıp insanları ikna edelim. Çünkü psikolojik savaş veriliyor ve çok büyük oranda negatif etkisi oluyor.
Dünyada huzur, ahirette kurtuluş yolu da buradan geçiyor.