Türkiye’deki etkili, sesi çok çıkan, özgür ağırlığı yüksek; kendilerine bilimsellik adına üstenci bir rol çizen güruhun iki yüzlü , kinci, inatçı, cahil, sahtekarca, hatta ahmaklıkta sınır tanımayan tutumlarına şahit oluyoruz. Bunlar her zaman elle tutulan, gözle görülen maddi şeylere inanıp kabul ederler; maneviyatı, metafiziği, daha doğrusu dini değerleri asla kabul etmezler. Felsefik açıdan baktığımızda; Platon […]
Türkiye’deki etkili, sesi çok çıkan, özgür ağırlığı yüksek; kendilerine bilimsellik adına üstenci bir rol çizen güruhun iki yüzlü , kinci, inatçı, cahil, sahtekarca, hatta ahmaklıkta sınır tanımayan tutumlarına şahit oluyoruz.
Bunlar her zaman elle tutulan, gözle görülen maddi şeylere inanıp kabul ederler; maneviyatı, metafiziği, daha doğrusu dini değerleri asla kabul etmezler.
Felsefik açıdan baktığımızda; Platon ve Aristoteles’in” idealar kuramı”na karşı çıkan, Engels’in materyalist düşünce sistemini kabul eden düşünce akımına sahip çıkanlardır bunlar.
Daha yaygın bir akım olarak Karl Marx ‘ın devam ettirdiği maddeci felsefik rüzgara kapılan bir kesimle karşı karşıyayız.
Her şey maddeden ibarettir, diğer fikirler o maddenin göze yansıması ve beyinde algılanmasından ibarettir.
Yani felsefik tabirle , ” a piriori” denen düşünceyi, ideayı öncülleyen felsefik düşünce yerine, “a posteriori” denen maddeci, materyalist görüşü ön plana çıkaran bir fraksiyondur.
Yani gözümle gördüğüme, elimle tuttuğuma inanırım diyen bir düşünce sahibidir bunlar. Daha doğrusu “deneyebildiğime, gözleyebildiğime inanırım” inancı hakimdir. Burada metafizik düşünceye toptan red vardır.
Gelelim ülkemize: Erdoğan liderliğindeki Ak Parti hükümeti manevî değerlere önem veren, manevi söylemleri olan bir partidir.
Muhalifler tarafından bu manevî hassasiyet sürekli aşağılandı, hakarete tabi tutuldu, eleştirildi ve tukaka edildi.
Bunlar karın doyurmuyor, insan yaşamına rahatlık getirmiyor, teknolojiden uzak, gelişmenin önüne engel oluyor itirazını getirip durdular.
Hadi, soyut kavramlara kırmızı rengi gören boğa gibi saldırıyorsunuz; pekâlâ elle tutulur, gözle görülür, denenebilir, dokunulup hissedilebilir olan gerçeklere neden saldırıp karalıyorsunuz?
Türkiye’nin gelmiş olduğu savunma sanayi noktasına, tüm dünya dikkat kesilmiş, alternatif savunma sistemleri hakkında endişelenip beyin yorarken; özellikle ABD, Rusya, Çin bilim adamları, stratejistleri, yazarları, analistleri araştırmalar yapıp yayın ve yorum yaparken; ülkemdeki bu kesimin dudak büken, küçümseyen, karalayan tavırları iğrençliktir, seviyesizliktir, müstemleke ruhlu hainliktir.
Hadi varmısınız sahtekarlar! Bir anlık sizin safınıza geçeyim ve materyalist felsefede dolaşalım.
Erdoğan liderliğinde bu hükümet, her türlü alt yapı, üst yapı tesislerini yaptı mı yapmadı mı; barajlar, yollar, köprüler, hastaneler yollar yaptı mı yapmadı mı?
En gelişmiş uçaklar, füzeler, denizaltılar, savaş gemisi, tank, top yaptı mı yapmadı mı? En gelişmiş elektrikli otomobil Togg’u yaptı mı yapmadı mı; doğalgazı bulup çıkardı mi çıkarmadı mı?
Cevabım evet ve hepsini duyu organlarımla görüyorum, dokunuyorum, hissediyorum. Bu gerçekleri de materyalist düşünce ile idrak ediyorum.
Hadi beraberce materyalistiz ya; hissediyoruz, dokunuyoruz, görüyoruz ve deneyleyebiliyoruz.
Görüyorum da, yine de inanmıyor, kabul etmiyorsunuz.Siz metaryalizme de sahtekarlık yapıyorsunuz. Gerçekleri inkar ediyorsunuz. Sahte materyalizminizi gözünüze sokuyoruz.
Bu aşamadan sonra sizin insani bakış açınızdan bahsetmek imkansızdır. Hayvanlar bile temas ettiği, hissettiği, gördüğü gerçeklerin farkında olurlar.
Bu zihniyet sahipleri hiç bir tarafsız, bağımsız, özgür fikre sahip değildirler.
Ülkemizin çok kara, çok kötü bir talihidir bunlar. Yazıklar olsun size!