SORUMLULUKTAN KAÇAMAZSIN !

 Oh, ne güzel! Paran var, malın var; kira gelirlerin var, emekli de oldun, yazlık aldın ;  keyfin yerinde.
 Küçük bir hobi bahçen var; dünyada, ülkede olanlar umurunda değil. Bir iki arkadaş  ve çevre da edindin.
 Siyasette ne işin var! Bankayla da aran iyi! Sosyal, sivil hizmet alanlarına giripte başını niye ağrıtacaksın!. Sorumluluk alıp ağrımayan başını ağrıtmayacaksın!
 Yapacaksa, başkası yapsın. Zaten yıllarca çalıştım, kazandım, şimdi yeme, dinlenme ve yaşama zamanı…
Buraya kadar anlatmaya çalıştığımız  söylemler gerçek ve bizzat ağzından duyduğumuz bir tanıdığa ait.
 Böyle insanlardan uzak durmak, değer vermemek  en doğru iştir.
Biraz amiyane olacak ama ” etliye, sütlüye karışmayacaksın” tabiri  en belirgin yaşam biçimidir bunlar için.
Bu tür insanların tuzu kuru olup, bencil, sadist ve neme lazımcıdırlar.
 Bu  düşüncede  olanların ve yaşam biçimi haline getirenlerin insanlık dairesinden çıktıkları, farklı bir âleme dahil oldukları söylenebilir!
 Aslında ölümden, hastalıktan , kaybetmekten ve depremden çok korkarlar.
Her gün hükümeti eleştiren,  yerel hizmetlerden dem vuran, elini taşın altına koymayan, sorumluluk alamayan, hadi  denildiğinde binbir bahane üreten kesimden farklı bir kitleden bahsediyoruz.
Bu kesimden farklı olarak; fazla eleştirmezler, çok konuşmazlar, sessiz kalmayı tercih ederler.
Vatanını seven, ülkesini seven, Allah ve ahiret inancı olan bir kimse , böyle düşünemez ve dünya ahiret büyük vebal gerektirir!
 Bir kenara çekilme diye bir şey olamaz, her alanda mücadeleye, hizmete devam etmek gerekir.
 Tek başına yiyemezsin, zevk sefa içerisinde bir hayat süremezsin! Sorumluluktan kaçamazsın!
 Musalla taşının abonesi olduğunu, sırada beklediğini, her an çagrılacağını unutmaman gerekir.
 Belki nasihat fayda verir, umuduyla…