Yaşanmış bir hikâyeden bahsedilir: Muhtar seçildiği günün sabahı halkı kahvenin önüne toplar, sandalyenin üzerine çıkar ve ilk konuşmasına başlar, ey ahali! “Daha düne kadar ben de sizin gibi sıradan biriydim…” Her şeyi anlatıyor, devamını yazıp da laf kalabalığı yapmaya gerek yok! Sadece halk adına, halkın işlerini yürüten, halkı temsil eden, yeterince maaş alan bir kişiydi […]
Yaşanmış bir hikâyeden bahsedilir:
Muhtar seçildiği günün sabahı halkı kahvenin önüne toplar, sandalyenin üzerine çıkar ve ilk konuşmasına başlar, ey ahali! “Daha düne kadar ben de sizin gibi sıradan biriydim…”
Her şeyi anlatıyor, devamını yazıp da laf kalabalığı yapmaya gerek yok!
Sadece halk adına, halkın işlerini yürüten, halkı temsil eden, yeterince maaş alan bir kişiydi oysa!
Evet, dün neysen, bu gün de aynısın, sadece temsil etme, bir yere kadar karar alma yetkin var.
Tabandan tavana, yetki kazandıktan, geçici bir süre, sıfatlarla vasıflandıktan sonra orijinal kalabilmek, karakter evrimi yaşamamak aslolan davranıştır.
Bu böyle oluyor mu? Maalesef herkes için geçerli değil.
Bir gün gelir, o sıfatlardan sıyrıldığın zaman eşit olduğumuz anlaşılır.
Bazen, belirli bir makama gelenlere de haksızlık yapılıyor.
Normal hayatta yakınlığı, arkadaşlığı, tanıdığı olan kişiler tarafından zora sokuldukları da bir gerçek.
Normal sosyal hayatta olan davranış biçimini, makamda da devam ettirmek istiyorlar ne yazık ki.
Makam sahibinin ciddi ve resmi davranması şikayet konusu oluyor.
Sonuç olarak: Herkes haddini, konumunu, aslını İyi bilecek ki, sosyal hayat, sosyal düzen devam etsin.