Noel hariç o yılda bir kez geliyor. Ama miladi yılbaşında ortaya konulan etkinlikler ve yapılan organizasyonlar; her gün yapılıyor. Ve miladi yılbaşı/yeni yıl öncesi Cuma Namazı hutbelerinde gelecek yeni yıl ve ömürle ilgili tavsiyelerde bulunulur. Yani Diyanetin miladi yılbaşı/yılı kanıksadığı izlenimi görülüyor. Merkezi yönetim, yerel yönetimler ve devlet tüm birimleriyle yılbaşı ve felsefesine sahip çıkıyor. […]
Noel hariç o yılda bir kez geliyor. Ama miladi yılbaşında ortaya konulan etkinlikler ve yapılan organizasyonlar; her gün yapılıyor. Ve miladi yılbaşı/yeni yıl öncesi Cuma Namazı hutbelerinde gelecek yeni yıl ve ömürle ilgili tavsiyelerde bulunulur. Yani Diyanetin miladi yılbaşı/yılı kanıksadığı izlenimi görülüyor. Merkezi yönetim, yerel yönetimler ve devlet tüm birimleriyle yılbaşı ve felsefesine sahip çıkıyor. 1 Ocak gününün tatil oluşu; bu felsefeye yasal zemin hazırlıyor. 100 yıla yakın devam eden süreç bu.
Yılbaşında zirve yapan günahlar; yılbaşında alıcı bulan ve pahalıya satılan; yeni yıl ambalajıyla sunulan günahlar; yılın diğer günlerinde de farklı ambalajlar içinde kitlelere sunulmaktadır. Yılbaşında pazarlanan ve tüketilen günahlar; alkol, uyuşturucu, kumar, aldatma, zina, hırsızlık, israf, zihin işgali ve isyan. Bir de eline, kalbine, zihnine ve tarihine kan bulaşmış/bulaştırmış kan rengi elbiseli Noel Baba var. Çocuk katili bir felsefenin/medeniyetinin katliamlarını örtmek için çocuklara hediye dağıtan çirkin bir varlık.
Emperyalist felsefenin taşıyıcı rolünü üstlenen yılbaşı yaklaşınca; yerel ve küresel kapitalizm reklamlarıyla o günü ibadete dönüştürmeye başlayıp, gece bitinceye kadar; dindar ve mütedeyyin insanlarda bir hareketlilik başlıyor. “Noel’e hayır? Müslüman yılbaşı kutlamaz! Şans oyunları ve kumar haramdır! Kim bir kavme/millete benzerse o da onlardandır! Alkol ve türevleri haramdır! Zina ve türevleri haramdır!” Ayrıca “Bu gece ne yapalım? Televizyonları açmayalım! Erkenden yatalım! Yasin okuyalım! İsa peygamberin doğumu dua edelim” gibi sesli, yazılı ve görsel tepkiler yayılıyor.
Bu tablo bize gösteriyor ki yılbaşı felsefesine yılbaşı yaklaştığında ses yükseltenler de; öğretilmiş bir tepkisellik söz konusu. Yılbaşın da ortaya çıkan isyan, günah ve ahlaksızlığa; yılbaşı günlerinde dur denilecek; o günahlar yılbaşında işlendiği için! Ama senenin diğer günlerinde; yasamada, yargıda, yürütmede, düğünlerde, cenazelerde, bayramlarda, partilerde, mezuniyet törenlerinde, doğum günü kutlamalarında, defilelerde; parklarda, kafelerde, metrolarda, otobüs duraklarında, kamuya açık yerlerde ve hatta ibadet alanlarında ise tepkisiz kalmak; özgür olmayan, kontrol edilen zihin ve davranışın sonucu olacaktır. Öğretilmiş davranış.
Uyarmanın, davetin ve tebliğin elbette önemi büyüktür. Yılbaşına yönelik tepkilerin ise pekte sonuç verdiği söylenemez. İnandırıcı gelmiyor topluma. Öyle ki sosyal sistemin ya da yaşamın bir parçası haline gelmiş ve kanıksanmış, yasalaşmış bir felsefenin sonuçlarına karşı yılda 1 hafta tepki göstermek, folklorik bir hal alıyor. Onun için de alıcısı yok. Bu Pazar müşteri bulamıyor.Bilakis her geçen gün mütedeyyin mahallelerdenalıcısı artıyor.
Öncelikle yılbaşı tatil olmaktan çıkarılmalıdır.
Yılsonu değil! Her gün yılbaşı!