Ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz cennet vatanımız tarihin şu son zamanlarında zor badireler atlattığına hep birlikte şahit olduk. Gezi ayaklanmasını gördük mü? Gördük.15 Temmuz ihanetine şahit olduk mu? Olduk.6-8 Ekim olaylarına şahit olduk mu? Olduk. Karanlık ellerin sinsice bize doğru uzandığı/ uzatıldığı yetmez mi? Peki bu kirli oyunu kim bozacak? Bu uzanan kirli ellere kim dur diyecek?
Yıl 20024.Cumhuriyetin 100.yılını geride bıraktık.Hem büyük bir coşkuyla kutladık hem de nice yüz yıllara diye temennilerde bulunduk.
Cumhur halk demekse Cumhuriyet halkın kendi kendini yönetme iradesi demektir. Yani seçilmişlerin yönetimi. Bunun kıymetini Türk, Arap, Çerkez, Kürt,Romen,Boşnak kısaca hepimiz bilmeliyiz. Çünkü seçilmişleri (vekil, muhtar, encümen üyesi, kooperatif başkanı, dernek başkanı, kulüp başkanı, bina yöneticisi gibi) koltuğa oturtan cumhuriyettir. Statüleri rolleri değiştiren cumhuriyettir. Sıfırdan zirveye çıkartan yine cumhuriyettir. Onun için Cumhuriyet felsefesini önemsiyorum.
Kürt kardeşim özellikle sözüm sanadır.
Bu ülkede sanada yer var.Seninde seçme seçilme hakkın var. Kanun ve yasalara uymak şartıyla dilediğin ne varsa hepsini yapabilirsin. Ne olmak istiyorsan olabilirsin. Muhtar mı olmak istiyorsun ol be kardeşim. Belediye başkanı mı, kaymakam mı olmak istiyorsun ol be kardeşim. Vali mi vekil mi Cumhurbaşkanı mı ol be kardeşim. Ancak seçilmiş iradeye de saygı duyman şartıyla.
Ha! diyeceksin ki benim seçtiğim iradeye (vekile belediye başkanına) saygı duyulmuyor. Seçilmişlerin yerine kayyum atanıyor, diyorsan kusura bakma bu ülke topraklarında bölücülük yapana, eli kanlı terör örgütüyle iş birliği yapana hiç kimse saygı duymaz-duymamalı. Bırak saygı duymayı en ağır cezanın verilmesini ister vatandaş.
Kayyum atamaları doğru muydu yanlış mıydı? Tartışıla dursun asıl mesele aday seçim kriterlerinde aranmalıydı. Efendim, sen yatarı olanı, suçu olanı, mimli olanı bile bile aday gösterirsen hukukta zamanı geldiğinde gereğini yapar. Burada hata/hatalı aramak gerekirse görünürde YSK’dır. Bu kişilerin adaylığını seçim öncesinden kabul etmemeleri gerekir. Yok eğer seçme seçilme yönünden kabahatli değilse yapılan değişim doğal olarak akıllara soru işareti getiriyor. Meseleye birazda ilkesel bakmak lazım. Elbette ki devletin yetkili kurumları gece gündüz çalışıyor. Onlarda eldeki bilgi ve belgelere göre işlem yapıyor. Bütün bu olanlar devletin bekası milletin selameti içinse bunları da normal karşılamak lazım.
Sorarım size. Devletin kurumlarından ne istediniz de devlet size vermedi? Kamudan ihale mi alamadınız? Neyi talep ettinizde devlet size hayır dedi? 783.562 km karede 7 farklı coğrafi bölgede nereye hangi hizmet gittiyse sizede gelmiştir. Alt yapıdan tut üst yapıya kadar. TOKİ ve banka kredilerinekadar. Atamalar ve işe alımlar…Bitmedi daha brajlar,göller göletler tüneller… hangisini sayayım.
Örneğin göllerde avlanma yasağı varsa, pancarda kota sınırı varsa, ehliyetli olmayan şoför olamıyorsa, liyakatsizlere iş verilmiyorsa, memurlukta sabıka kaydı diploma vb. isteniliyorsa benden de benim oğlumdan da aynısı isteniliyor. Siz zannetmeyin ki biz kürtlere ayrımcılık yapılıyor. Her koşul ve ortamda aynı şartlar hepimiz için geçerli. Ayrım yapıyor diyenler kendileri ayrımcılık yapanların ta kendileridir.
Yok, eğer bize ait paramız, toprağımız, bayrağımız, mahkememiz, sözde devletimiz olsun diyorsanız ve bu amaçla yollara düştüyseniz bu sevdadan vaz geçin derim. Hatalar ders çıkarmak için vardır. Kendinizle yüzleşin derim. Çünkü bizim yeterince birlikteliğimiz var zaten. Dinimiz bir, kıblemiz bir, peygamberimiz bir, devletimiz bir, bayrağımız bir, mazimiz bir… Bu kadar birlik içinde ayrışmak niye?
Biz aynı gök kubbenin altında asırlarca yaşamışız kardeşleriz. “Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır” diye uyarılan aynı ümmetin mensuplarıyız. Şu halde ayrılık rüzgarları estirmek ne diye? Bu fitne tohumları ekmek kimin çıkarına?
En güzel özgürlük yaşadığın topraklardadır. Kimse sana özgürlük vermez. Batının ve ABD’nin verdiği sözde özgürlüktür. Senin devletin zaten var. Kukla devletçiklergörmek istersen Irak, Afganistan, Suriye, Sudan ve Lübnan’a bakman yeterli.
Bugün Allah göstermesin Adana, Maraş, Antep, Urfa, Mardin, İstanbul, İzmir düşerse sizler rahat uyuyacağınızı mı sanıyorsunuz? Yoksa size altından saraylar vaat edildi de bizim mi haberimiz yok? Belki birileri vaat edilmiş topraklar diyerek yeni cepheler açıyor, halkı kutuplaştırıyor. Sakın oyuna gelme. Hem kendinizle hem de haçlı zihniyetiyle yüzleşin. Emperyalist güçlerin süslü kelimeleri boyalı argümanları sizi aldatmasın. Maziye bir bak derim. Ne filimler çevirdiklerine sende şaşarsın. Kör, sağır ve dilsiz değilsen yüzleşmen gerek.
Hakikat şu ki başkasının canı yanmaz bizim canımız kadar. Bize bizden başka üzülen beyhude üzülür. Bize bizden başka dost bulamazsın.
Ben kardeş dedim en azından din kardeşimsiniz. Ozan Arif “Bir ağacın dalları olarak tarif eder, Türk ile Kürdü. Bu ağaca balta vuranın ise Ermeni’nin dölleri” olduğunu hatırlatır.
Sen ‘üst komşum, sağ komşum, alt komşum, karşı komşum ” Türk”, diye nitelendirme yaparken; içimizden birileri tam tersini fısıldıyor etrafa.
Ah be kardeşim! şu tarih bize ne anlatır neler söyler bir kulak versek. Şu Çanakkale de koyun koyuna yatanlar Türk değilmi? Türk’ün yanında şehit olanlardan biri Kürt biri Çerkez biri Arap değil miydi?
Biz aynı sofraya beraber oturup aynı tasa birlikte kaşık sallamadık mı?
Biz aynı bağda aynı tarlada beraber çalışıp aynı armut ağacının dibinde birlikte gölgelenmedik mi?
Biz aynı düğüne aynı toya beraber gidip halaylar horanlar çekmedik mi?
Yangınlarda depremlerde yan yana ağlayıp göz yaşımızı birlikte silmedik mı? Kapılarımızı sonuna kadar açıp misafir eden bizler değil miydik?
Bugün Bitlis’te Bingöl de Hakkari de Şırnak ta Mardin’de Urfa’da kanayan bir yara gördüğümde yüreğimiz sızlamaz mı sanırsınız?
Hülâsa;hepimiz aynı gemide yaşıyoruz. Emperyalistgüçlerin oyunlarına gelip te birbirimizi gemiden atmayalım. Birbirimizi hançerlemeyelim. Onların emellerine alet olmayalım. Gündostun elinden tutma günüdür. Gün safları sıkılaştırma günüdür. Gün yüzleşme günüdür. Aynayı alıp yeniden bakalım kendimize. Hep birlikte bu toprakların çocuğu olduğumuzu göreceğiz.
Vesselam.