Cuma günü, Konya- Aksaray yolunda, genç bir ailenin elim bir trafik kazası sonucunda bu dünyadan göçmeleri, hem yakınlarına, hem hemşehrilerine hem de tüm Türkiye’ye büyük acılar vermiştir. Gerçekten tarifi zor, tahammülü güç bir durumdur. Aile fertlerinden bir çocuğun yaralı olarak olsa da kurtulması tek teselli kaynağıdır. Lakin ateşten gömlek misali bir hayat O’nu bekliyor, Allah […]
Cuma günü, Konya- Aksaray yolunda, genç bir ailenin elim bir trafik kazası sonucunda bu dünyadan göçmeleri, hem yakınlarına, hem hemşehrilerine hem de tüm Türkiye’ye büyük acılar vermiştir.
Gerçekten tarifi zor, tahammülü güç bir durumdur. Aile fertlerinden bir çocuğun yaralı olarak olsa da kurtulması tek teselli kaynağıdır. Lakin ateşten gömlek misali bir hayat O’nu bekliyor, Allah yardımcısı olsun.
İşin özüne bakıldığında; bu canların sahibi yüce Yaratıcımızdır.Veren de O, alan da O; Amennaa ve saddaknaa…
Bir kul olarak, işin hakikatini ve özünü bilemeyiz. Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.
Bilmediğimiz nice hikmetler barındırır bu vakalar.
Tüm bunlara canı gönülden iman ediyoruz, elhak.
Ne de olsa insanız, zayıfız, etten ve kemikteniz, sinirlerdeniz.
Ağlarız, hüzünleniriz, üzülürüz, çaresiz hissederiz, yalnızlığa düşeriz, dayanmaya mecalimiz kalmaz; yenik düşeriz.
Düşen ateş bombasını gözyaşlarımızla, acılarımızla,kahrımızla söndürmeye çalışırız.
Zamanla sönmüş gibi görünse de, kor ateş küllerin altında hiç sönmeden durur. Her bir rüzgar estiğinde alev alır kızarır; tekrar tekrar yakar da yakar.
Bu bir isyan değildir; insan olmanın bir gereğidir. Aman ha! İsyan boyutuna gelmesin söz ve düşünceler; işte asıl vehamet o zaman başlar.
Kolay değil, zorun da zoru bir ailenin toptan bu dünyadan, elim bir şekilde göçüp gitmesi; dayanılmaz, tahammül edilemez.
Öte yandan, müslüman olduğumuza, Mevlamıza olan inancımıza, kadere, her şeyin O’ndan geldiğine olan şeksiz – şüphesiz inancımıza sahip olduğumuz için ne kadar şükretsek az kalır.Bizi ayakta tutan, tahammül gücü veren bu inançlarımızdır, binlerce kere şükürler olsun.
İbret alalım, acıları paylaşalım, nazire yapar gibi; eğlencelere devam etmeyelim, saygıda kusur etmeyelim.
İnşallah mekanları cennet olur, yakınları tahammül gücü bulur, dualar kalpten ve samimi olur.
Allah kimseye böyle acılar yaşatmasın.Amiin….
Şurası da bir gerçek ki: Her canlının ölüm vakti bellidir; bir an ileri ya da geriye gitmez.Kendi bedenlerimiz olsa bile, ölüme sebep olmak, kurallara uymamak, aşırı hız, hatalı sollama, aracın bakımını yapmama gibi nedenlerle oluşacak bir kazada insan sorumluluğunu atamazsınız.
Biz elimizden gelen tedbirleri alıp taktiri Allah’a bırakmakla yükümlüyüz.
Dayanılmaz acıları üzerimizden uzak tutmanın önlemlerini almakla sorumluyuz.Aman dikkat, hem de çok!