BABANIN İNSAN PSİKOLOJİSİNDEKİ YERİ

Balığa su nedir? diye sorsalar ve balık lisana gelse büyük ihtimalle cevap veremezdi. İçinde doğduğu şeyin tarifini nasıl yapabilirdi ki? İstisnalar hariç tüm insanlık için anne baba da aynı şekildedir.  Babadan olur anneden doğarız. Balığın suyla tanışması gibi anne baba ile tanışırız hemen.  Anne teolojiden sanata, edebiyattan psikolojiye kadar tarih boyunca ön planda tutulmuştur. Babaya […]

Yayınlama: 22.06.2022
A+
A-

Balığa su nedir? diye sorsalar ve balık lisana gelse büyük ihtimalle cevap veremezdi. İçinde doğduğu şeyin tarifini nasıl yapabilirdi ki? İstisnalar hariç tüm insanlık için anne baba da aynı şekildedir.  Babadan olur anneden doğarız. Balığın suyla tanışması gibi anne baba ile tanışırız hemen.  Anne teolojiden sanata, edebiyattan psikolojiye kadar tarih boyunca ön planda tutulmuştur. Babaya ister istemez tamamlayıcı rolü yüklemişlerdir genelde. Bir insanın “Baba nedir? Kimdir?” sorusuyla, kendi ya da babası vefat etmeden önce yüzleşmesi gerektiği kanaatindeyim. Sosyoekonomik boyutuyla hemen cevaplanacak bir soru. “Evin direği. Ailesini koruyan, evin geçimini sağlayan kişi” deriz, çıkarız işin içerisinden.  Peki ya psikolojik açıdan sorarsak “Baba kimdir” diye.  Bu babalar günü, balık misali, suyu tarif etme ihtiyacı oluşturdu bende. Baba neydi kimdi? İlk doğduğum andan itibaren benimle beraber olan, hayatımın her alanında farkında olduğum ya da olmadığım izleri olan kişi kimdi? Ruhumun dehlizlerindeki yankısı neydi? Gönlümün pınarındaki debisi nasıldı? Düşündüm ve aklıma şu satırlar geldi. “İnsan için Allah (c.c.) dan sonra ikinci onay rıza, makamı babadır. Kişinin yaşantısıyla bir nevi helalleşme merciidir baba. Bence babanın insan psikolojisindeki yeri budur.”  İlerleyen günlerde zihnimden akan bu cümleleri kurcalama, açma ihtiyacı hasıl oldu. Ve bu yazı kaleme geldi.

Bu satırları açacak olursak; İnanan insanlar için dünya hayatının amacı Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmak mükafatı olan cennet hayatını arzulamaktır. Müslüman birey hayatı boyunca, duygu, düşünce ve davranışı ile Allah’ın (c.c.) koyduğu kurallara uymaya çalışarak onayını almaya çalışır.

Toplumun en küçük yapı taşı olan ailede de ataerkil yapılarda, kural koyucu, düzen sağlayıcı babadır. Çocukta ister istemez onay mercii olarak babayı görür. Onun takdirini, alkışını almak ister. Kimi zaman babası gibi uyur, yürür, yer içer. Baba her haliyle çocuğun gündelik hayatına yansımıştır. Hal ve hareketleri, kurduğu cümleler, özgüveni, herşeyi ile babası gibidir. Baba, bütün lisanı haliyle evladına sirayet etmiştir. İleriki yaşlarda, özellikle ergenlik ve orta yaş itibariyle babanın hayalleri, idealleri, dünya görüşü, inancı çocuğunu iyice etki altına almıştır. Bunları gerçekleştirmek, babanın yarım bıraktığı işi tamamlamak ve en sonunda babanın gözlerindeki o onay duygusunu görmek, hissetmek nihai hedeftir bir insan evladı için.  Okurken çok ilgincimi çekmişti. Yapılan bilimsel araştırmalar da göstermiştir ki kişiler her ne kadar onaylamasalar da ya da anne ve babaları yaşarken önemsemeseler de, anne ya da babaları öldükten sonra onların yarım bıraktıkları işleri duygu ve düşünceleri tamamlama, devam ettirme eğilimine girerlermiş.

Tabii ki bu süreçler sağlıklı aile ortamı içerisinde doğmuş büyümüş, doğru duygusal bağlar ve ilişkiler oluşturmuş bireylerde geçerlidir. İşin tabii bir de babanın olmadığı/olamadığı boyutu var. Babası vefat etmiş ya da terk etmiş bireylerin psikolojisi baba boşluğu ya da figürü çok farklıdır.  Hiç unutmuyorum kardeşimin küçük bir ameliyatından sonra refakatçi olarak hastanede kalıyordum. Odada, yan yatakta da yaşlı bir amca yatıyordu. Uzun bir ameliyat süreci geçirmişti. Yanında da oğlu vardı. Tanıştık ve muhabbet ilerledikten sonra yatağı gösterdi ve dedi ki “Bu adam benim babam. Bizi (eşini ve 4 çocuğunu) çocukken terk edip gitti. Gideceğinden bile haberimiz olmadan çekti gitti. Annem bakkal dükkânı işleterek bizi büyüttü. Ve bir gün ansızın babam çıkageldi. Annem de dahil hiçbirimiz sesimizi çıkarmadık. “Sen neredeydin?” Demedik. Hayatımıza dahil oldu. Şuan tek duam babamın yaşaması. Hiçbir şey yapmasa bir köşede otursa kafii. Ben babanın yokluğu nedir çok iyi bilirim. Şu hastaneden çıksın, sinek olsun varsın bir evin duvarında dursun ama o duvar bizim evimizin duvarı olsun. Ben razıyım.” demişti. Çok farklı bir bakış açısı. Etkilenmiştim.

Babalık rolünün üzerime tam yerleştiği şu günlerde muhayyel haneme bu düşünceler üşüştü işte. Bana babayı ve babalığı yaşatan Allah’a (c.c.) hamd olsun. Arafta olan benden babam ve oğlum “Yılmaz’a” selam olsun.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.