Sokak röportajlarında rastgele mikrofon uzatılan bir ablamız; bu üç kelime ile verdiği cevapla bizleri derinden sarstı , gerçekleri milyonlarca türk evladına haykırdı. Bana açlıktan sormayın! Tarihimi, vatanımı, davamı sorun! Gerekirse sadece ekmek yerim. Açlıktan kimse ölmez, vatansızlık, tarihsizlik, davasızlık öldürür, şeklinde manifestosuna devam ediyordu. Allah, kendisinden ve onu yetiştiren aileden binlerce kez razı olsun. Ülkemiz, […]
Sokak röportajlarında rastgele mikrofon uzatılan bir ablamız; bu üç kelime ile verdiği cevapla bizleri derinden sarstı , gerçekleri milyonlarca türk evladına haykırdı.
Bana açlıktan sormayın! Tarihimi, vatanımı, davamı sorun! Gerekirse sadece ekmek yerim. Açlıktan kimse ölmez, vatansızlık, tarihsizlik, davasızlık öldürür, şeklinde manifestosuna devam ediyordu.
Allah, kendisinden ve onu yetiştiren aileden binlerce kez razı olsun.
Ülkemiz, varoluş mücadelesi veriyor, tam kıyama çok yakın; lakin çok kısa bir süreye daha ihtiyaç var.
İç ve dış hainlerin tüm çabaları; bu kıyamın gerçekleşmesini her ne pahasına olursa olsun engellemektir.
Aksi taktirde kendilerinin zulme ve gaspa dayalı sistemleri çökecek; bu yönden de onlar varoluş, yokoluş mücadelesi veriyorlar.
Elbette ki ülkede ekonomik sıkıntı var; bunu başta Sayın Cumhurbaşkan’ı olmak üzere , tüm yetkililer dillendiriyor, önlem almaya çalışıyorlar.
Bahsettiğimiz ihanet kesimi, insanımızın temel ihtiyaç maddeleri üzerinden hükümeti yıkmaya, devleti diz çöktürmeye çalışıyorlar; etkili bir silah olarak kullanıyorlar.
Maalesef, bu silah derin yaralar açıyor, korku ve endişe pompalıyor.
Aslında, bu hükümetin gitmesini isteyen kesim de de bir gariplik var: Ekonomisi iyi, imkanları bol, kazançları yüksek, seçkin semtlerde yaşayan elit kesimin, hükümetle mücadele etmesi anlaşılır gibi değil.
Hamdolsun, ülkemizde sosyo- kültürel yapımıza, geleneklerimize, milletimizin paylaşma hasletlerine bağlı olarak, sıkıntı olabilir, fakat açlık olmaz.
Bir yönden de , sıkıntının kaynağı; geçmişte olan, kısmen fazla harcamaların, imkanların ; zamanımızda azalmış olmasıdır.
Bu hâl geçici bir durumdur ve bu duruma sürükleyen sebepler vardır.
Dininiz, vatanınız, aileniz, tarihiniz işgal edilmeye çalışılıyorken, düşünceniz ve kaygınızı sadece açlık konusuna indirgemeniz vahim bir durumdur.
Tekraren söylüyoruz, Allah kimseyi açlıkla sınamasın, imtihan etmesin! Özellikle Afrika’da, açlığın boyutlarını ve sıkıntılarını görüyoruz. Türkiye’de açlık diye itiraz ettikleri, bu boyutta olmayıp alışılmış imkanların daralması şeklindedir.
Bunun yanında, dört bir tarafı düşmanlarla çevrilmiş, içeriden hainlerle kuşatılmaya çalışılmış bir ülke çok ciddi tehdit altındadır.
Mazallah ülkeniz işgal edilse, ne devletiniz, ne aileniz, ne onurunuz kalır. Vatansızlığın ne olduğunu canlı örnekleri ile görüyoruz.
Açlığın sonunda bir tokluk vakti gelir, fakat işgal edilen, gasp edilen, içten ihanete uğrayan bir vatanı geriye getirmek o kadar da kolay olamaz.
Aklınızı başınıza alın, vatanın ve milletin birliği için çalışın! Onurlu açlığı, onursuz tokluğa tercih edin !
Vatanınız elden gider, aileniz çöker, dininiz ortadan kaldırılır sa , karnınızın doyması da imkansızdır.
Ne demişti hanım kardeşimiz? “Bana açlıktan sormayın! Tarihimizin, vatanımızın, davamızın çöküşünden sorun ” …