Bilindiği gibi kurban, yedi kişiye kadar kesilebiliyor. Acaba, bu İslami kuraldan esinlenerek mi yedi kişi bir araya gelip kurban kesmek istiyorlar? En büyük ve ilk yanılgı; kurbanı yanlış seçmiş olmalarıdır. Hem devirmeleri zor, hem de bıçaklarının kesmesi hayli zor. Ellerindeki ipi yedi farklı yönden sıkıca çekmeye çalışıyorlar. Her yönden sarılan bu iple kurbanı […]
Bilindiği gibi kurban, yedi kişiye kadar kesilebiliyor.
Acaba, bu İslami kuraldan esinlenerek mi yedi kişi bir araya gelip kurban kesmek istiyorlar? En büyük ve ilk yanılgı; kurbanı yanlış seçmiş olmalarıdır.
Hem devirmeleri zor, hem de bıçaklarının kesmesi hayli zor. Ellerindeki ipi yedi farklı yönden sıkıca çekmeye çalışıyorlar. Her yönden sarılan bu iple kurbanı düşüreceklerini, düşürmeye çok yaklaştıklarını düşünüyorlar. O yönden var güçleri ile asılıyorlar.
Tabi ki atalarımız” la teşbih vela temsil ( temsilde hata olmaz)” demişler. Buradaki anlatım da teşbih amaçlıdır.
Gençlik yıllarımızda yerli olsun, yabancı olsun, maçları sürekli izler, oyuncuların oyun stilleri hakkında bilgi sahibi olurduk.
Yakın zamanlarda ölen Maradona en çok dikkat ettiğimiz futbolcu idi. Topu ayağına aldığı anda kaleye yönelip gole gideceği biliniyordu. Bu yüzden tüm rakip oyuncular tarafından etrafı sarılır, markaja alınırdı. Akıllı oyuncu Maradona, herkesi ters köşeye yatırır; herkesin kaleye atacağını düşünüp, kale önünü kapatmaya çalıştığı bir anda, topu farklı bir yöne atıp arkadaşıyla buluşturur ve gol atmasını sağlardı. Bu esnada çok sayıda rakip oyuncuyu ekarte edip, saf dışı bırakırdı.
Diğer bir ilginç örnekte; Muhammed Ali Clay’in ağır sıklet boks şampiyonalarında gösterdiği maç planıydı. Sabaha karşı izlediğimiz maçta heyecan dorukta olurdu.
Muhammed Ali, rakibi tarafından sağ- sol kroşelerle yumruk sağanağına tutulurdu. Seyircilere göre, bu yumruklar sonucunda M. Ali’nin nakavt olması kaçınılmazdı. Elleri ile yüzünü kapatır, sürekli hareket ederdi.
Tabi bu arada rakibe bir yumruk atmıştı ama, rakibin onca yumrukları karşısında ne önemi vardı bize göre. O da ne! Rakip yumruk sayısını artırmış, her yönden isabetli isabetsiz savurmalar yapıyordu.Hepimiz Ali’nin düşmesini kaygıyla beklerken, ani bir yumrukla rakip yere seriliyor.
Sonradan yapılan analizlerde anlıyoruz ki, rakibin çok sayıda yumrukları karşısında fırsat kollayıp isabetli bir yumrukla işi bitiriyor Ali.
Günümüzde, Sayın Erdoğan’ın karşısındaki rakiplerin durumu da
aynen bu örneklere benziyor.
Ayaklarına pranga vurduklarını, bedenini her yönden yakaladıklarını düşünen muhalefet, bu fırsatı kaçırmak istemiyor, ilk defa yakaladıkları bu fırsatı kaçırmak istemiyorlar, asıldıkça asılıyorlar. Belki bu fırsat bir daha ele geçmeyebilirdi!
Bize göre niyeti halis, yolu doğru olanın bu darbeler karşısında sendelese bile yıkılmayacağına, dimdik ayağa kalkacağına can ü gönülden inanıyoruz. Geçmişte de pek çok örneğini gördük.
Cumhurbaşkanı’nı indirmek isteyen bu yedi benzemezin hiç bir değerleri kalmamış, gözleri kinle dolmuş, dişleri keskinleşmiş, gözleri başka hiçbir şeyi görmüyor bir haldeler.
Aslında tüm yaptıkları ülkeye direkt zarar veriyor. Çünkü yıkmaya, tökezletmeye, kargaşa çıkartmaya yönelik savaş veriyorlar.
Her türlü kaşıma, kışkırtma, kutuplaştırma ile kaos çıkarmaya doğru giden yolu açmaya yardımcı oluyorlar.
Yazık ediyorlar, darbe vuruyorlar, ihanet yollarını açıyorlar.
Biz yaparız yerine; sen yapamıyorsun söylemi üzerine kuruyorsunuz tüm politikalarınızı.Somut projeler, çözüm yolları, öneriler sunamıyorsunuz. ” Yeter ki git’ hedefine kilitlenmiş durumdasınız.
Kininiz, intikam duygunuz gözlerinize yansımış, akl-ı selimle düşünmeniz imkansızdır. Ağzınızdan hiç güzel söz, simalarınızdan hiç pozitif silüet yansımıyor.
Hükümetin yanlışlarının olduğunu kabul etmekle beraber, sizin davranışlarınız, gösterdiğiniz tavırlara bakarak; dışarıdan Türkiye düşmanları yapıyor gibi bir izlenim ve algı oluşturuyor.
Yıllarca, ülkelerle düşman olduk, neden barışmıyorsun, sebebi sensin diyerek Erdoğan’ı eleştirip durdunuz.
Menfeatlere ve mevcut konjonktüre bağlı olarak kimi ülkelerle yaptığımız ekonomik ve siyasi anlaşmalar karşısında, bu sefer de aksi yönde ciyaklıyorsunuz.
BAE, Katar, Mısır, Libya, Ermenistan gibi ülkelerle yapılan yeni anlaşmalar ve barış köprüleri karşısında huzurlarınız kaçıyor, kimyalarınız bozuluyor.
Öyle ya, kimi ülkelerden para girdisi olur, sıkıntıya düşen ekonomi düze çıkar, böylece Erdoğan’ı yıkma planımız suya düşer düşüncesi ile çırpınıyorsunuz.
Neden düşman ülkelerle, terörü destekleyen ülkelerle ekonomik anlaşmalar imzalıyorsun diye veryansın ediyorlar.
Dış siyasette çıkar vardır, kalıcı dostluk ya da düşmanlık yoktur.
Açıktan pkk’ yı destekleyen ABD ve Avrupa ülkeleri ile ilişkilerinizi kesiyor musunuz? Her türlü ekonomik ve siyasi anlaşmalar yapmıyor musunuz?
Kininiz, nefretiniz sizi yakacak ama ülkeye de kalıcı yaralar açacaktır. Hak yolunda olan, Hakk’ın yardımını alanlar elbette başarılı olacaktır.
Bir gün sizlerle bu dünyada mümkün olmaz sa bile, ahirette yüzleşeceğiz. Hadi bakalım.