İnsanoğlu, yerine göre en şerefli varlık ( eşref-i mahluk) oluyor , yerine göre de en rezil- rüsvay ( esfel-i safilin) durumuna düşüyor. Bu rezalet haline kepazelik, madara olmak, tukaka olmak da deniyor. Sizden birileri, sizin davanıza ihanet eder, karşı tarafa sığınır; bu geliş, törenlerle, mutluklarla ikramlarla karşılanır. Öyle ya eski evinden çıkıp geliyor; onlar için […]
İnsanoğlu, yerine göre en şerefli varlık ( eşref-i mahluk) oluyor , yerine göre de en rezil- rüsvay ( esfel-i safilin) durumuna düşüyor.
Bu rezalet haline kepazelik, madara olmak, tukaka olmak da deniyor.
Sizden birileri, sizin davanıza ihanet eder, karşı tarafa sığınır; bu geliş, törenlerle, mutluklarla ikramlarla karşılanır.
Öyle ya eski evinden çıkıp geliyor; onlar için müthiş bir kazanımdır. Bu gelen yabancı, kendi evindeki gizli sırları, planları, konuşulanları kendilerine aktaracaktı.
Ayrıca mahallesinden, kendilerine benzemeyen hatırı sayılır bir kitleyi de beraberinde getireceklerdi.
Gelen yabancı aşırı ilgi , iltifat karşısında olanca gücüyle yeni evi için çalışır, kısmen de yeterli oy alır ve milletvekili seçilir.
Bu serüven bir yerde bitmek zorundadır ve biter de. Ne zaman? Onlara faydasız, yarayışsız hale geldiği an!
Geçmişte, bunun örneklerini çok gördük, hala da görmekteyiz.
Bir zamanlar ilahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk, Emekli müftü İhsan Özkes, Şimdiler de Mehmet Bekaroğlu ve gündemimizin ana aktörü olan Abdüllatif Şener! Birer birer saf dışı edildiler, milletvekili yapılmadılar.
Şimdilik Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Temel Karamollaoğlu bu durumdan nasiplenmediler. Bunların en büyük avantajları, Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkan seçilme hırsı uğruna, hak etmedikleri sayıda milletvekili almalarıdır. Yakın bir zamanda bunlara karşı amansız bir mücadele, hakaret, karalama , aşağılama kampanyası, kumpası başlatılacak CHP’liler, medyaları, kalemşörleri tarafından…
Kendi aralarındaki sırrı, gizli konuşmaları, anlaşmaları açıklayacaklardır.
Gelelim Abdüllatif Şener olayına… Ak Parti’de ikinci adam konumuna gelmişiniz, ekonomi size bağlanmış, başbakan yardımcısı, bakansınız. Sayın Erdoğan’ın tüm ısrarlarına rağmen bırakıp gidiyorsunuz. Nereye?
Şirinlikler, ilgi, iltifat tuzaklarının döşendiği memlekete!
İşlerine yararlı olduğu süre içerisinde hiç eksik etmediler bu ilgilerini. O da çok çalıştı, Konya’dan milletvekili seçildi ve yeni kalesinin yılmaz savunucusu oldu.
Artık miadı dolmuş, faydasız kalmış, işlerine yaramaz olmuştu. Bu yüzden milletvekili yapmadılar; boşa düşürdüler.
Bu durumu hazmedemeyen Şener , itiraflara başladı. Kendi partisine ve liderini oy vermediğini açıkladı.
Böylece düştüğü acınacak, dışlanmış, itilmiş, kahredici durumun dışa vurumunu yapıyor ve güya intikam almış oluyordu.
Yani siz beni aday göstermediniz madem, ben de size oy vermedim… Bu durumu televizyonda açıklamak suretiyle protestolu saldırıya geçmiş oldu.
Bundan sonra, düne kadar elbebek gülbebek baktıkları şahıs, istenmeyen kişi olmuştu CHP’liler, medyaları, yazarlar ve klavye şövalyeleri tarafından.
En ağır suçlama, hakaret, aşağılama salvoları; her zam olduğu ve en iyi yaptıkları şekilde başlatıldı.
Gereksiz, yersiz, cahilce tukaka edilmişligin dayanılmaz acısı ve kini ile yaptığı açıklamalar kendisini zora düşürdü, rezil etti.
Kendisine yapılan hakaret, suçlama, kınama, ayıplama karşısında verdiği savunmalar esnasında düştüğü durum içler acısıydı. Çaresiz ve zavallı durumundaydı.
Şener’e saldırıların bir kısmı geldiği gelenek, dünya görüşü, dinî inancı üzerinden yapıldığı için, bir şekilde bizleri de yaralıyordu.
Böyle ithamlar karşısında, senin düştüğün durum beni çok üzüyordu.
Bir anlık, oh iyi oldu, rezil ol diyorum; bir yönden de değer miydi, değdi mi diyor ve üzülüyorum.
Hele, sana saldırırlarken, değerlerimiz üzerinden gittikleri için ben de kahroluyor ve üzülüyorum.
İnşallah senin ve senin gibilerin düştükleri bu rezalet durum ibret alınır da bir daha bu hatalara düşmezler diye ümit ediyorum.
Anlayana, can alıcı örnektir bu hal!