Bizim ülkemizde ve sosyal güvenlik teşkilatının olduğu tüm ülke ve toplumlarda belli bir dönem kamu hizmeti, özel sektör ya da serbest mesleklerde çalışan insanlar konu ile ilgili yasaların öngördüğü primi yatırmış ve yaşı da dolmuş ise emekli olurlar.
Emekli olduklarında da kamu ve özel sektörde çalışmış ise devlet ve işverenin, serbest çalışmış ise kendisinin ödediği prime göre emekli maaşı alırlar, geçimlerini bununla temin ederler.
Bizim ülkemizde kamuda çalışanlarının emekli yaşı istisnai kurumlar dışında 65’tir. Bu sınır özel sektör ve serbest mesleklerde yatırılan prime göre değişiklikler gösterir.
Emekli olan insanlar çalışma ve üretme gücü genç insanlara göre zayıflamış, vücut direnci düşmeye başlamış insanlardır. Ama bu durum şahıstan şahısa değişiklik gösterebilir. Yaşı 70’leri, 80’leri bulduğu halde piyasada, toplumda, bağda bahçede, arazide insanlık yararına ya da kendi işinde hizmete devam eden çok sayıda insanı görmek mümkündür.
Emekli insanlar emekli olduklarından itibaren toplumun dışına atılmaması, sahipsiz bırakılmaması gereken insanlardır. Zira insan sosyal bir varlıktır, insanlarla konuşup görüşmeye üzüntüsünü, sevincini insanlarla paylaşmaya devam etmeye ihtiyaçları olan insan grubudur emekliler. Eğer toplumun dışına itilir, ilgisiz kalırsa kontrolsüz güç gibi ne yapacağını ne yaptığını bilmez hale gelirler.
İşçi ve memur sendikalarımız ile serbest emekli dernek ve sendikalarımızın önce kendi emeklilerinden başlayarak emeklilere sahip çıkmaları, onları teşkilatlı bir çatı altında bulundurup zaman zaman onlarla yapacakları kahvaltılı toplantılar, kültür ve bilinç toplantıları, bayramlaşma ve gezi programları düzenlemeleri onları sahipsizlik ve yalnızlık, ne yapacağını bilememe sıkıntısından kurtarır diye düşünüyorum.
Özellikle devlet memuru ve özel sektörde işçi olan ya da sade vatandaşımızın kahir ekseriyeti toplumun ve insanlarımızın problemlerinin çözümünü devletten ya da idarecilerden bekleriz. Bizleri çözüm üretmesi gereken şahıslar olarak göre meyiz. Bu anlayış asla doğru olan bir düşünce değildir.
Atalarımızın bir sözü vardır her aile evinin önünü süpürür ise mahalle tertemiz olur diye. Bu atasözünden hareketle sendikalarımız ve emekli derneklerimizin, bu alanlarla ilgili sivil toplum kurumlarımızın her biri emeklisine senden aidat almıyorum başının çaresine bak deme yerine onları takip etme, listelerini yapma, haberleşme grupları oluşturarak hastalık, bayram, ölüm gibi zamanlarda onlarla iletişim içinde olma, zaman zaman onlara yönelik kahvaltılar, geziler, seminerler, sohbet toplantıları yapma gibi etkinlikler ile onları sahipsiz ve ilgisiz bırakmamış olurlar.
Bunun yanında iş yoğunluğundan dolayı vakit bulup yapılamayan ya da katkı verilemeyen birçok etkinlikte de emeklilerden destek alınarak onların sosyal hayattan kopmamaları sağlanmış olur.Emekliler aynı zamanda bir oy deposudur da, 31 mart mahalli seçimlerinde emeklilerin bazı partilere avantaj sağlarken bazı partilere de avantaj kaybettirdiklerinin nasıl ortaya çıktığını hepimiz görmüş olduk. Bir yandan Büyük Millet Meclisi, bir yandan sendikalar, öbür yandan sivil emekli dernekleri ne edip etmeli emekli potansiyeli gibi bir güce sahipsiniz bırakmamalı bu potansiyeli, diri ve verimli tutmanın bir yolunu bulmalıyız. Unutmayalım insan başıboş bırakmaya gelmez.
Selam ve dua ile