Cemrelerin toprağa bir bir düşüp içimizi ısıttığı şu günlerde dağların zirveleri ve bir çok alan hâla karla kaplı. Kar kimine göre afet kimine göre felaket,kimine göre de beyaz kabusmuş. Kim nasıl tarif ederse etsin aslolan karın rahmet,bereket ve nimet oluşudur. Kar temizdir,temizliktir, seyrine doyum olmayan güzelliktir. Eskiden kar yılı var yılı derlermiş. Temennimiz çiftçilerimizin yüzünün […]
Cemrelerin toprağa bir bir düşüp içimizi ısıttığı şu günlerde dağların zirveleri ve bir çok alan hâla karla kaplı. Kar kimine göre afet kimine göre felaket,kimine göre de beyaz kabusmuş. Kim nasıl tarif ederse etsin aslolan karın rahmet,bereket ve nimet oluşudur.
Kar temizdir,temizliktir, seyrine doyum olmayan güzelliktir. Eskiden kar yılı var yılı derlermiş. Temennimiz çiftçilerimizin yüzünün gülmesi,bolluk ve berekete vesile olmasıdır.
Değerli okuyucularım,kar şiirimle sizleri başbaşa bırakıyorum.
EY KAR..!
Eremedim sırrına henüz
Ölüm mü desem düğün mü?
Nineme kefen,sevdiğime gelinliksin
Doğayı kucaklayan sıcacık yorgan,
Önüme sunulan buz gibi abı hayatsın
Ey kar! Yağabildiğin kadar yağ
Tane tane,lapa lapa
Arza,ülkeme, üzerime
Yağ ki çirkinlikler kapansın,
Âleme rahmet,âdeme bereket gelsin
Ey kar!Çocukluğum senle başlar
Seninle tanıdım kışı,ayazı,boranı
Kadir Mevla’m böyle yazmış
Bir ülke dört mevsim
Ne güzel kar,ne güzel bahar değil mi ?
Ah ne olaydım ne olaydım
Sevgilinin elinde eriyen
Bir kar da ben olaydım!