Hepimiz zaman zaman geçmişe özlem duyarız. “Şimdiki aklıma o gün , gençlik yıllarımda … sahip olabilseydim ..” diye düşünenlerimiz hiç de az değildir. “Şu anda bildiklerim ve tecrübelerimle dünyayı yerinden oynatırdım ” düşüncesini taşıyanlarda , yaşadığımız toplumda düşündüğünüzden de fazladır. Ne kadar iyi olurdu değil mi ; bugünkü bilgi , birikim ve tecrübeyle geçmişte yaşamamız! […]
Hepimiz zaman zaman geçmişe özlem duyarız.
“Şimdiki aklıma o gün , gençlik yıllarımda … sahip olabilseydim ..” diye düşünenlerimiz hiç de az değildir.
“Şu anda bildiklerim ve tecrübelerimle dünyayı yerinden oynatırdım ” düşüncesini taşıyanlarda , yaşadığımız toplumda düşündüğünüzden de fazladır.
Ne kadar iyi olurdu değil mi ; bugünkü bilgi , birikim ve tecrübeyle geçmişte yaşamamız!
Geçmişte yapmayı arzu ettiğimiz ne varsa , bugünkü donanımımız bilincinde olarak, yanlışlarımızı düzeltip , eksiklerimizi tamamlayabilsek!
Zaman zaman geçmişe duyduğumuz özlem , arzu o denli ağır basar ki , imkanımız olsa hemen geçmişe dönmek , o havayı , atmosferi teneffüs etmek isteriz.
O eski mahallelerimize , çevremize , semtimize , sokağımıza adim atıp dönebilsek … O tadına doyamadığımız burnumuzda tüten günler bize kucak açsa ve biz içinde eriyip yok olabilsek!
Ve en çokta özlemimiz çocukluk yıllarımız olur . Çok zor yıllar geçirsek dahi özleriz o yıllarımızı … Özlemimiz yaşadığımız olumsuzluklar , zorluklar değildir aslında ; çocuk olmanın saflığı , masumiyeti , yalınlığı , yapmak isteyip de yapamadıklarımızdır.
O yıllarda bizim için anlamsız diye nitelediğimiz her şey ama her şey yıllar geçtikçe yetişkin olunca anlam kazanır , değer bulur.
Her fırsatta , her özlem anında anlatırız çocukluk , gençlik yıllarımızı.Hep içimizde bir yerlerde geçmişte kalan günlere bir özlem var.
Anlara her zaman yer bulabiliriz ancak yaşanmış yıllar asla geri getirilemez ki!
O halde günümüze ve anı dolu dolu yaşamanın , mutlu olmanın ve mutlu etmenin gayreti ve olgunluğu ile bugüne odaklanalım …