GELECEĞİ ŞİMDİDEN TÜKETMEK

Son yıllarda hayat oldukça pahalı hale geldi. İhtiyaç maddeleri yada insanların ihtiyacı haline getirdiği tüketim maddeleri o kadar çoğaldı ki az parayla bunların hepsine sahip olmak imkansız hale geldi.

Araba ihtiyaç, cep telefonu ihtiyaç, bilgisayar ihtiyaç, buzdolabı çamaşır bulaşık makinesi ihtiyaç, internet ihtiyaç daha neler neler.

Bunların yanında az bir parayla sahip olabileceğimiz bu ihtiyaç maddelerinin pahalısını almak da sanki ihtiyaç haline geldi. Ele güne karşı malıyla övünme, kullandığı eşyanın kalitesi ile kendine değer biçmede sanki nefsimizce ihtiyaç haline geldi.

Bunların yanında 2-3 ya da 4-5 kişilik aile ortamı için 4+1 odalı 200 ve 300 metrekarelik evler yaptırma ve orada oturma, son yıllarda bekar erkek ve kız evlatların ebeveynlerinden ayrı olarak ev tutup orada oturma alışkanlıkları da zaman içinde ihtiyaç haline gelmeye başladı.

Tüm bunların yanında belki yılın bir veya iki ayını aşmayan zaman diliminde kullanılan vemilyonlar harcanarak yaptırılan ya da satın alınan yazlıklar da ayrı bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmış bulunuyor.

Bu eşya ve malzemelere ulaşmak için insanımız ne yapıyor? İster amele, ister tekniker, ister bürokrat ya da mucit, sanayici, esnaf olarak olsun bıkmadan usanmadan çalışıyor, bu yetmiyor borçlanıyor. Çoğu zaman 1 kazanırken 5 harcıyor. Yaşamak da hiç garantisi olmayan ömrünün, geleceğini düşündüğü yıllarını bugünden harcayarak gelecek neslinin ya da nesillerin hakkını bugünden hoyratça, sorumsuzca tüketmenin gayreti içine girmiş bulunuyor.

Bizim inancımız dünya ve ahiret hayatını dengede tutan bir hayatı tavsiye eder. Hemen ölecekmiş gibi ahiret hayatı için, hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya hayatı için çaba göstermeyi öğütler aynı zamanda dünya insan içindir, insan ise ahiret içindir (Yaratılmıştır) diye hatırlatır.

Ne oluyor da %98’i Müslüman diye tanınan ama istatistiklere göre 5 vakit namaz kılanların sayısı %20’yi aşmayan (Yani %80’i namazla tanışmadan ömrünü tamamlayan) ülkemiz Müslümanları hiç ölmeyeceğini düşünerek bu kadar dünya malı ve dünya hayatının peşine takıldık gidiyoruz. Ahiret yokmuşçasına bizden hesap sorulmayacakmışcasına ölümü ve ahireti unutarak dünya malı, refahı ve zevkinin peşine takıldık. Yakın zamanda önce koronadan sonra asrın deprem felaketinde on binlerce canımızı öbür dünyaya göndermişken neden hala gaflette, oyun ve eğlencede kapitalist dünya hayatının peşindeyiz.

Millet olarak devlet olarak teba ve idareciler olarak mutlaka silkinmek, kendimize gelmek, özümüze dönmek zorundayız. Unutmayalım bu dünya doğru imar etmemiz için bize Cenab-ı Hakk’ın verdiği emanettir. Bu emaneti sahibinin talepleri doğrultusunda kullanmak zorundayız. Aksi halde ihanet etmiş oluruz ve onun cezası da ağır olur.

Rabbim bizlere aklı selim olmayı, aklımızı doğru kullanmayı, dünya hayatımızı ahiretimiz için mamur hale getirmeyi nasip etsin.

Selam ve dua ile