GERÇEĞİ HAYAL İÇİNDE YAŞAMAK

Everest’in tepesine çıkmak isteyen tecrübeli doğa gurubu , dağı yakından tanıyan bir rehber gurubu ile kendilerine inanarak tırmanmaya başlarlar . Dağa ciddi bir zaman ayırarak sabırla çıkarlarken , kendilerine rehberlik yapan gurup hiç bir neden yokken önce yavaşlıyorlar sonra kendi aralarında konuşarak aniden bulundukları yere sert bir biçimde oturuyorlar . Durumu kavrayamayan dağa çıkmakta kararlı […]

Yayınlama: 21.07.2021
A+
A-

Everest’in tepesine çıkmak isteyen tecrübeli doğa gurubu , dağı yakından tanıyan bir rehber gurubu ile kendilerine inanarak tırmanmaya başlarlar . Dağa ciddi bir zaman ayırarak sabırla çıkarlarken , kendilerine rehberlik yapan gurup hiç bir neden yokken önce yavaşlıyorlar sonra kendi aralarında konuşarak aniden bulundukları yere sert bir biçimde oturuyorlar . Durumu kavrayamayan dağa çıkmakta kararlı gurup büyük bir şaşkınlık yaşıyorlar . Onlar açısından rehberlerin bu garip davranış biçimi hiç bir anlam ifade etmiyor ! Aradan belirli bir zaman geçtikten sonra yerlerinden hep beraber kalkan rehber gurubu dağcılarla birlikte yola koyularak dağın zirvesine doğru ilerliyorlar . Dağcılardan biri ne olup – bittiğini anlamak için tecrübeli rehberin yanına yaklaşıp “ bayım  inanın ne olup bittiğini anlayamıyorum ! Ne diye yürüyüşün en tempolu anında yolun ortasında uzun bir zaman bekleme ihtiyacı hissedip bizi de beklettiniz ! çok ciddi bir zaman kaybına neden oldunuz anlayamadım ki ! ” dedi . Tecrübeli rehberin bu noktada verdiği cevap oldukça ilginçti “ Belirli bir süre yüksek bir tempo ile sizlerle birlikte yürüdük ! Sahip olduğumuz ruhlarımız bizden çok geride kaldılar ! Biz gurup olarak konuştuk ve ruhlarımızın yeniden bizimle olmalarını istedik ! Uzun bir süre sonra ruhlarımız bize yetişti ve biz onlarla bütünleşerek yolumuza devam ettik ! “ …  Enteresan bir cevap değil mi dostum yaşlı rehberin ifadeleri ! Farkında mısın ,  çoğu insan zaman zaman kendinde eksik bir şeylerin olduğunu hisseder ! Huzurlu , doyumlu ve mutlu olmayı bir türlü beceremez ! Çoğumuz bizzat kendimiz olamamanın eksikliğini hayatımızın bir çok boyutunda hissederiz ! Anlatmaya çalıştığım öykü aslında “ niçin “ le başlayan ve içinden çıkamadığımız bir çok sorunun cevabını bize net olarak veriyor ! Yaşadığımız dünyanın akıntısına kendimizi öylesine salıyoruz ki , kendi ruhumuz kendi bedenimizden kopuyor çok gerilerde kalıyor ! Çoğunlukla kaybettiğimiz benliğimizle ve ruhumuzla bir araya gelmeden , hayatın zorlu  ve karmaşık yollarında acele acele bir yerlere ulaşmanın çaba ve gayreti içerisinde oluyoruz ! Ne kadar garip değil mi , daha çok para kazanarak , daha fazla mal – mülk , makam – mevki edinerek mutlu olacağımızı zannediyoruz ! Dostum bence yanlış yapıyoruz ve ısrarla aynı yanlışları tekrarlayıp duruyoruz ! Mutluluğu ve huzuru “ madde merkezli “ bir dünya ile  özdeşleştiriyoruz ! Oysa , gerçek ne kadar farklı değil mi ! Biz gerçeği dahi hayalin içinde arıyoruz ! Dostum , yapmamız gereken ruhumuzla bütünleşmemiz gerektiğini farketmek ve  anlamaktan geçiyor ! Benliğimizi , kişiliğimizi , ruhumuzu bir yerlerde bırakarak , unutarak daha ne kadar yoluna devam edebilirsin ki ! En iyisi ve en doğrusu hayatı ; ruhumuz , duygularımız , hislerimiz , bedenimiz ve vicdanımızla yaşamalıyız diye düşünüyorum  ! Sahi sen neyi nasıl düşünüyorsun ..? Ömer UZUNOĞLU     
KURBAN BAYRAMINIZI SAYGI İLE KUTLUYORUM

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.