Sadece ülkeyi değil, tüm dünyayı ilgilendiren bir seçim süreci yaşadık. Etkili devletler, liderler, düşünürler, yayın organları, düşünce kuruluşları ile birlikte, toptan bu seçime müdahil oldular. Muhalefete destek verdiklerini açıkça söylediler, kara propagandalar yaptılar. Başka hiç bir ülkenin iç işlerine, bu kadar büyük çapta müdahale edilmemiştir. Seçim süresince, her iki taraf da birbirlerine sert sözler söylediler […]
Sadece ülkeyi değil, tüm dünyayı ilgilendiren bir seçim süreci yaşadık.
Etkili devletler, liderler, düşünürler, yayın organları, düşünce kuruluşları ile birlikte, toptan bu seçime müdahil oldular.
Muhalefete destek verdiklerini açıkça söylediler, kara propagandalar yaptılar.
Başka hiç bir ülkenin iç işlerine, bu kadar büyük çapta müdahale edilmemiştir.
Seçim süresince, her iki taraf da birbirlerine sert sözler söylediler ve suçlamalar yaptılar.
Sayın Erdoğan eserleri, hizmetleri , dünya çapındaki liderlik uygulamaları ve vizyon programları ile seçim çalışmalarını sürdürdü.
Bunun yanında, karşı tarafta pkk’nın, Feto’nun, sol marjinallerin, lgbt savunucularının etki ve baskıları hissedildi. Elbette ki Sayın Erdoğan da bu baskıları dillendirerek propagandasını sürdürdü.
Kılıçdaroğlu’nu destekleyen karşı ittifak da, ekonomik sıkıntı, pahalılık, göçmen varlığı, komşu devletlerle ve özellikle Suriye ile sorun oluşturma yönünden Erdoğan’ı ve iktidarını suçladılar.
Çoklu, uyumsuz, kavgalı, hiç benzemez dokudaki parti ve toplumlar ittifak oluşturdular; her kesimin farklı talepleri oldu, bu taleplere olumlu cevap ve taviz vermek zorunda kalan Kılıçdaroğlu çok zor anlar yaşadı.
Nihayetinde demokratik, özgür, güvenli bir seçim sonucunda sayın Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçildi.
Külliye’de coşkulu kalabalığa, tüm Türkiye ve dünya kamuoyuna yaptığı hitapta kucaklayıcı, yapıcı, ılıman, barışçıl bir dil kullandı.
Kimseye küs ve kırgın değilim diyerek barış elini uzattı. Bu günden sonra seksen beş milyonunun başkanıyım diyerek herkese güven verdi.
Sadece Cumhurbaşkanı değil, oy veren halk da sükunet içerisinde, şımarmadan, Kılıçdaroğlu’na oy verenleri incitmeden, edepli, mütevazı bir tavır sergilediler ve kutlama yaptılar.
Şimdilik muhalefet kanadında sessizlik var gibi; ama yapılacakları söyleyelim:
Biz kazandık, iki kişiden birinin oyunu aldık, eşit şartlarda yarışmadık, devlet imkanlarını kullandı iktidardakiler.
Sonra iç hesaplaşmalar gelecek; ama bu bizim sorunumuz değil!
Seçim süresince Erdoğan’ın sert ve ağır eleştirileri karşısında kahrolup ızdırap duyanlar; seçim akşamı kucaklayıcı, güven verici, bağışlayıcı mesajlar karşısında da aynı hüzünleri yaşadılar.
Yangının üzerine benzin dökünce de alev hızlanır, su tutunca da ; tıpkı muhalefette olduğu gibi.
Hükümetin nimetlerinden her kesim faydalanacak; o halde ben sana hep edepli, mülayim, kardeşçe yaklaşıyorsam, sen de kıskançlığı, kini, nefreti bırakacaksın.
Kutlamalar karşısında çılgına dönmeyeceksin! Anlayış gösterip tahammüllü olacaksın!
Bir daha da, herkesin özgür iradesi ile yapılan seçimlere rağmen, Tayyip Erdoğan’a “diktatör” deme seviyesizligini bırakacaksın.
Allah’a şükürler olsun, çok kritik bir eşiği atlattık; bu başarıya mazlum milletler, soydaşlar, müslüman ülkeler, hatta sağduyulu tüm dünya ülke halkları ortak oldu, kutlama yaptılar.
Öldük öldük dirildik; ama mutlu sona kavuştuk, rahatladık.
Hamdolsun, şükürler olsun Mevla’ya!