Son yıllarda şehirlerin büyümesi, sosyal medya kullanımının yaygınlaşması ve aile yapımızın zayıflayıp bireysel hayatın öne çıkıp çekirdek aile yapısının yaygınlaşması ile cinayetler, yaralamalar ve intihar olayları da daha fazla yaşanmaya başladı.
Gün geçmiyor ki! Özellikle büyük şehirlerde bir kadın cinayeti, aile içi cinayet, iş yeri baskını cinayeti ya da gençler aileler arası kavga sonucu cinayetlere haber kanallarında rastlamayalım.
Bir bakıyoruz bir ilimizde arazi anlaşmazlığı sonucu çıkan kavgada 9 kişi birden silahlı çatışmada hayatını kaybetmiş, bir bakıyoruz büyük şehirlerden birinde iki grup arasında çıkan silahlı çatışmada birkaç kişi öldürülmüş, bir bakıyoruz boşanma aşamasında olan eşlerin bir araya geldiği görüşmede silahlar çekilmiş kadın ve erkek tarafından çok sayıda insan ölmüş ve yaralanmış, bir bakıyoruz en son İstanbul’da yaşanan olayda olduğu gibi çok sayıda suç sabıkası olan Bahtiyar Aladağ gibi biri annesini, babasını, eşini, çocuğunu ve yakınlarından 7 kişiyi öldürmüş ve son olarak intihar ederek hayatına son vermiş, ölenlerin sayısı 8’e yükselmiş.
Cinayet işleyen insanımızın büyük bölümü suç makinesi insanlar olup onlarca suç kaydı olduğu halde ya hiç hapse girmemiş ya da kısa süre cezaevinde kalmış insanlardan oluşuyor. Yani katillerimiz aramızda geziyorlar ve serseri mayın gibi ne zaman kime çarpıp kimi katledeceği bilinmiyor.
Eskiden cezaevlerinin kapısında ceza ve ıslahevi yazıyordu sanırım ve cezaevine giren insanlar burada eğitimden geçirilir, ıslah edilereknormal insan haline gelip topluma kazandırılsın diye eğitimden geçirilirdi. Son yıllarda cinayet işleyen, suça karışan insanların çoğunun cezaevine girmiş çıkmış insanlar olduğuna bakılırsa sanırım cezaevlerimiz ıslah görevini bıraktı. Suçluları bileme merkezleri haline geldi diye düşünmeden edemiyor insan.
Ailesinden ve yakınlarından 7 kişiyi öldürüp intihar eden, 8 insanımızı hayattan koparan Bahtiyar Aladağ 26 suçtan sabıkalı olup kendisini tutuklamak isteyen kadın polisi silahını alarak hayattan koparan İstanbul’daki 20’li yaşlardaki suç makinesi genç ve buna benzer aramızda dolaşan daha nice katil ve katil adayları eğer ıslah edilmezlerse halkımızı katletmeye devam edecekler.
Ne edip etmeli ceza ve tevkif evleri olan cezaevlerimizi yeniden ceza ve ıslak evi haline getirmenin yolunu bulmalıyız. Bulmalıyız ki buraya giren suçlular eskiden Medrese-i Yusufiye diye anılan bu yerlerde alacakları dini eğitim, psikolojik eğitim, sosyal ve kültürel eğitimle donatılıp normal bir insan olarak donanıp topluma kazandırılabilsin. Zor mu zor, zahmetli mi zahmetli ama imkansız değil ve verilen emeğe değer. Zira bir insanı kurtarmak insanlığı kurtarmaya eşdeğer demektir.