İLK DURAKTA İN!

Tecrübeler ve uzmanların açıklamalarına dayanarak öğreniyoruz ki, yanlış otobüse bindiyseniz, ilk durakta derhal inmelisiniz.

Acaba, belki, biraz daha emin olayım düşüncesi ile, bir kaç durak daha giderseniz, gideceğiniz mesafeden o kadar çok uzaklaşmış olursunuz.

Eğer ilk durakta derhal karar verip inseydiniz, doğru istikametten bir durak kadar uzaklaşmış olacaktınız. Böylece, yaya bile gitseniz bir duraklık mesafe sizi yormayacak, zamanınızı almayacak, psikolojinizi bozmayacaktır.

Olabilir, insanlık hali, “beşer şaşar” demiş atalarımız; her insan hata yapabilir. Asıl sorun hatada ısrar edip dönmemek, sürekli tekrar etmektir.  Bir diğer önemli konu  da, zamanında, kısa yoldan, yol yakınken, sürüncemeye bırakmadan etkin ve kesin karar alabilmek; karar aldıktan sonra azmedip, doğru bildiğin istikamette yol almaktır.

İstişare yapmak, bilene danışmak, sakin ve özgür bir iradeyle kararlar almak , bunun yanında olanlardan ve geçmişten ders çıkarmak olması gereken en doğru yoldur.

Bu durumlar evlilik olaylarında, ortaklıkta, komşulukta, arkadaşlıkta çok daha büyük önem arz ediyor.

Belki öyle değildir, düzelmiştir, bir daha yapmaz, yanlış anlaşılmıştır, şartlar neydi,  karşı ne kötülükler yaptı gibi duygusal yorumlar büyük oranda aptalca, sünepece, zayıfça düşünce ve değerlendirmelerdir.

“Ön teker nereden giderse, arka teker de aynı yerden gider”, “Başlangıcı nasılsa devamı da öyle gelir”, Bir kere yapan yine yapar” gibi atasözlerimiz gerçekleri; tecrübe ve deneyimlere dayanarak ortaya koymaktadır.

Elbette ki bu ön kabullenmeler, meşhur olan sözler yüzde yüz doğru olarak kabul  edilemez. İstisnasız sözler, kanunlar değildirler. Her özne ve olay için geçerli olmayabilir.

Her ne olursa olsun,  yaşanmışlıklara, tecrübelere bağlı olarak  bu atasözleri, büyük oranda  gerçeğe isabet etmektedir.

Akıllı kişi kendi aklı, mantığı, tecrübesi ile beraber, bu atasözlerini dikkate alır, büyük oranda da  isabetli karar almış olur. İhtimalli, belkili, acabalı kararlardan çok daha garantili ve güvenli bir tutumdur.

İkinci bir yolu takip edenler ya duygusal, ya zayıf kişilikli, ya kararsız ya da asosyal bir ruh haline sahiptirler. Çoğu zaman da bunları ikna etmek, doğru düşünmeye sevk etmek, vaz geçirmek imkansız olmaktadır.

Bu kişiler öncelikle sağlıklı bir aile kuramazlar. Huzursuz bir ailede kişilik bozukluğu ile büyüyen  çocukların hayata atılmaları ve  sosyal hayatta kişilikli birer birey olmaları beklenemez.

Kavgalı evliliklerde, topluma kötü örnek olacak eşlerin hareketleri de önemli sorun teşkil etmektedir.

Ortaklıklarda, arkadaşlıklarda, komşuluklarda; daha İlk baştan, zamanında etkin, kesin, mantıklı kararlar alınmalıdır. Belki düzelir, hele bekleyelim gibi sündürmeler  ömür törpüler, hayatı mahveder, kaçınılmaz sona götürür.

Demek ki ilk durakta ineceğiz, ilk başta mührü vuracağız, zaman zaman elimizin tersini kullanacağız, yok, hayır demesini bileceğiz.

Seç bakalım yolunu!