İYİ Kİ VARSIN DİYANETSEN

İYİ Kİ VARSIN DİYANETSEN

Sendikalar; çalışanların haklarını aramak ve koşulların iyileşmesi için mücadele etmek üzere kurulan sivil toplum kuruluşlarıdır. Gücünü ise hem üyelerinden hem de yasalardan (6356. mad.)almaktadır.

Bunlardan biride 1998 de kurulan ve üye sayısını her geçen gün artıran MEMUR-SEN e bağlı DİYANETSEN’dir.

Her şeyden öte din görevlilerinin haklı taleplerini dile getiren, üyeler arasında birlik, beraberlik ve dayanışmayı sağlayan bir teşkilatın adıdır DİYANET-SEN.

Kuruluş felsefesini Hilful füdul/ Erdemliler cemiyetinden alan devletinin yanında milletin menfaati ve başı dara düşen tüm mazlum ve mağdurların yanında yer alan onların sesi-kulağı olan bir kuruluştur Diyanetsen.

Bu zamana kadar bir çok kazanımlar elde etmiş olan sendikamızın yaklaşık 100 bin üyesinden bir ferdi olmaktan gururluyum. Bu üyeliyim 20 yıldır devam etmekte. Diyanet-sen aynı zamanda Kayseri gönüllü kültür kuruluşlarından biri. Hep birlikte hem insanlığın hem de ümmetin sesi olmaya devam ediyorlar /edecekler inşallah.

Özellikle bir hususa parantez açmak istiyorum. Sendika deyince sözleşme ve zam pazarlıkları kısmı akıllara geliyor. Halbuki sendikaların bir de sosyal kültürel boyutu var. İşte bu yönüyle de DİYANETSEN diğerlerinden ayrılıyor. Üyelerine yönelik düzenlediği kültürel ve sosyal etkinlikler büyük ilgi görüyor.

Başta Çanakkale gezisi ardından Şanlıurfa ve İstanbul Ayasofya gezileri üyelerine şüphesiz moral motivasyon sağlıyor. Medeniyetimizden izler taşıyan bu şehirlerimizi görmek milli ve manevi değerlerimizi ayağa kaldıran bu tarihi şahsiyetlerin kabri başında hatimler ve dualar okumak cidden güzel bir duygu.

Sendikamızın düzenlediği önceki gezilere de hamd olsun katılma fırsatım olmuştu. Ancak bu son gezimizi /8-9 Mayısta ki/ Ayasofya ziyaretini ve Diyanet-sen hakkında ki düşüncelerimi gazete köşemize taşımak istedim. Umarım bir anı olarak bizde tarihe not düşmüş oluruz.

Düşünün; Türkiye de yaşıyorsunuz 570 yıl yaklaşık 5 asır başkentlik etmiş koca şehir İstanbul’u hiç

görmemişsiniz. Ne acı değil mi?

21 yaşında İstanbul’u feth eden Bizans’ı dize getiren, peygamberin müjdesine mazhar olan bir hükümdarın kabrinin başında dua ettiğinizi bir düşünün.

Düşünün; Bir dönem müzeye çevrilip inançlı gönüllerin hayal kırıklığı yaşadığı ve onlarca yıldır “zincirler kırılsın Ayasofya açılsın” sloganlarının gerçekleştiği, kapılarının 7/24 herkese açıldığı günleri. Son devrin en görkemli sanat eserlerinden biri olan Çamlıca camisini hep uzaklardan seyredenlerden değil içinde namaz kıldığınızı bir hayal edin derim.

Ömründe denizi vapuru hayâl edipte binemeyen nice milyonlar var. Şöyle bir balık ekmek olsa da bir taraftan karnımı doyursam bir taraftan payitahtı seyretsem deyip de bu hazza sahip olamayan niceleri var. Eğer bir gün birileri sana bu imkanı sunmuşsa bunu bir nimet bilmek gerek. Nimete kavuşmak da teşekkür etmeyi gerektirir

Neler mi kazandık?

Din görevlilerin haftalık izin günlerinin resmiyet kazanması. Ramazan ve bayram mesai ücretlerinin ödenmesi. Özlük haklarının iyileştirilmesi.3600 ek göstergenin uygulanması. Ön lisans mezunlarının sınavsız İtilama yerleştirilmesi. Evlilik,doğum,ölüm izinlerinin yükseltilmesi. Yaz Kuran kurslarında çalışanlara ek ders ücretinin ödenmesi. Sözleşmeli öğreticilerin, imam hatip ve müezzin kayyımların kadroya geçirilmesi. Eş nedeniyle tayinlerde kolaylık sağlanması, EYT sorunu yaşayan din görevlilerin sorunlarının çözüme kavuşması gibi daha bir çok alanda yeni haklar elde edilmiştir. İşte bize bu güzellikleri görme imkanı sunduğu için DİYANETSEN’e teşekkür ediyorum. Üyelerine değer verdiği için teşekkür ediyorum. Tarihe ve ecdada saygı duyduğu için teşekkür ediyorum. Din görevlilerinin sesi olduğu için teşekkür ediyorum. İYİ Kİ VARSIN DİYANET-SEN!