KİTAPLARLA DA DUYGUSAL BAĞ OLURMUŞ!

 İlk öğrencilik yıllarımda, keşke bir kitaplığım, bir vitrinim olsa, parlak ciltli kitaplardan güzelce dizsem, tozunu alsam diye hayal eder dururdum.  Yemek yemediğim, biriktirdiğim  harçlığımdan ilk aldığım  kitap takımı ” Sahih-i Buhari” idi. Ciltsizdi; ama olsun, küçük vitrini doldurmuştu.  Okulda mecbur almamız gereken, Ömer Nasuhi Bilmen’in,” İslam İlmihali” kitabını almak için babama iki hafta yalvarmıştım. Geçenlerde […]

Yayınlama: 25.08.2023
A+
A-

 İlk öğrencilik yıllarımda, keşke bir kitaplığım, bir vitrinim olsa, parlak ciltli kitaplardan güzelce dizsem, tozunu alsam diye hayal eder dururdum.
 Yemek yemediğim, biriktirdiğim  harçlığımdan ilk aldığım  kitap takımı ” Sahih-i Buhari” idi. Ciltsizdi; ama olsun, küçük vitrini doldurmuştu.
 Okulda mecbur almamız gereken, Ömer Nasuhi Bilmen’in,” İslam İlmihali” kitabını almak için babama iki hafta yalvarmıştım. Geçenlerde elime geçen bu kitaba baktığımda fiyatı 30 lira yazıyordu.
 Zamanla, imkanlar arttıkça çok sayıda kitap alma imkanım oldu; ciltler dolusu kitapları dizdik vitrinlere.
 Bu arada eski kitapların yanında, yeni çıkan kitapları da alıyorduk.
 Zamanında imkansızlıktan alamadığım meşhur türk romanlarını, dünya klasiklerini, yerli ve yabancı kişisel gelişim kitaplarını, fikri, siyasi, konu bazlı kitapları; satın alım gücü ve fiyatların ucuzlamasından dolayı rahatlıkla alıp koydum kitaplığa.
Tabiki hayat şartları, diğer bazı meşgale ve dünya telaşı ile kitapları ya yarım okudum, ya da ileriki bir zamana erteledim.
 Zaten, dinî kaynak kitapları genellikle konu bazlı,  olarak okuyorduk.
Yazılı ve görsel medyanın yaygınlaşıp  çeşitlenmesi sonucu; her konunun ekranlardan işlenip tartışılır olması; daha rahat bir ulaşım aracı olarak görüldüğü için kitapları askıya aldık.
Zamanla internet, sosyal ağların etkinliği daha fazla arttı ve insanların bilgiye çok rahat ulaşabildi. Maalesef bu ortamlarda yanlış, yanlı bilgilrin olduğu da bir gerçek!
Tüm bu izahattan sonra gelelim asıl  konuya!
Kitapları yeterince okumuyorsun, o halde ver kütüphanelere, okullara,  kurslara ısrarı oluyor.
İnanın, karalanmış bir kağıdı, tozdan rengi değişmiş bir kitabı bile vermeye ya da artmaya elim varmıyor, yapamıyorum.
 Onlarla, çocukluk aşkı gibi bir tutku, duygusal bir bağ oluşmuş aramızda.
 Madem veremiyorum; o halde yeni bir okuma seferberliği mi başlatsam! Bu kitaplar yarın , benden davacı olurlar mı acaba diye düşünüyorum.
 Gerçekçi olmak gerekirse ciltlerce dini kaynakları okumak ; imkansız değil; ama zor!
Mesela tefsir kitaplarından, Merhum Sabûni’nin “Saffet-üt Tefasir”ini, hadislerden, Buhari ve Müslim’in ittifak ettikleri ” El-lü’lüû Vel Mercan”ı, Fıkıh olarak Diyanet’in ” İslam İlmihali” ni okumanın hem gerçekçi, hem de akılcı olduğunu düşünüyorum.
 Diğer kategorideki daha kısa, küçük boyuttaki kitapları; nasip olursa, ömrün sonuna kadar okumayı planlıyorum.
 Nereye kadar gerçekleşir bilemem. Önemli olan niyete almak!
 Kitapları veremiyorum; o halde okuyup, anlayıp, öğrendikten sonra; bilgileri vermek daha karlı bir iş olur inşallah.
Karıncaya sormuşlar nereye gidiyorsun diye. Hacca gidiyorum cevabını verince; bu hızla mı, nasıl gideceksin dediklerinde ” gitmesem de o yolda ölürüm ya ” cevabı, konuyu özetliyor.
  Ya nasip!

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.