LGBT AÇILIMINA BAKTINIZ MI?

Başta CHP olmak üzere, sol fraksiyonlar, kimi sanatçılar, yazarlar, yayıncılar bu kısaltmayı sürekli dillendiriyor, kendi iktidarlarında, bu çatı altındaki yaratıklara sözde haklarının verileceği vaadinde bulunuyorlar.

LGBT’nin yaygınlaşması, zemin bulması, özgürce yaşanması için Batı tarafından milyonlarca dolar kaynak aktarılmaktadır.

Burada asıl amaç; kendi toplumlarında aile kavramının yok olduğunu gördükleri için , başta Türkiye olmak üzere müslüman toplumlarda aileleri paramparça etmek, maneviyatı ortadan kaldırmak; böylece kaos üretip yıkım gerçekleştirmektir.

Ne yazık ki, bu konuda belirli mesafe aldılar, ülkemizde bile varlıklarını gün geçtikçe artarak hissettirmektedirler.

Hele” İstanbul sözleşmesi” denen  tuzak bir metinde bu iğrençlikle ilgili maddelerin, cümleler arasına serpiştirildiğini görmüştük.

Neymiş bu iğrenç kısaltmaların anlamı bakalım:

L: Lezbiyenlik. Kadın kadına ilişki yaşamak.

G: Gey sözcüğünün baş harfi. Erkek erkeğe ilişki yaşamak.

B: Biseksüel ilişki. Yani hem kendi cinsi, hem de başka cinsle ilişki yaşamak.

Yeter be! Devamını yazmaya tahammül etmek zor, insanın midesi bulanıyor  bu iğrençliğe ve bu iğrençliği savunanlara!

Elbette ki doğuştan bazı  yanlış sapmalar olabiliyor, bu bir hastalıktır ve tedavisi mümkündür.

Çoğunluğu bilinçli şekilde tedavi olmayı istemezler. Çünkü sınırsız özgürlük, ayrıcalıklı hayat, kolay kazanma imkanı var.

Hayvanlarda bile olmayan sınırsız , en iğrenç özgürlüğe sahiptirler.

 Tedavi yoluna gitmeyip, sönümleme, köreltme, unutma yolunu seçmeden; tam tersine uyandırma, azgınlaştırma, meşrulaştırma, cazip hale getirme gayreti içerisinde olduklarını görüyoruz.

 Hiç bir aile böyle bir imtihana tâbi tutulmak istemez; ama evlatlarını da tedavi ettirmek için ihmal gelmez.

 Soru şu: Bu kısaltmalardan oluşan kavramın, izahını yaptığımız anlamlardan farklı  bir açıklaması mı var ? Yoksa,  başta muhalefet olmak üzere , başka bir hakkı mı  talep ediyorlar? Açıklasınlar da bilelim.

  Benim bedenim, benim özgürlüğüm diyemezsin, aşağılık çukurlarda debelenemezsin! Etrafına pislik sıçratır, havayı kirletip pis kokular saçarsınız.

 Bir diğer zırva gerekçe de; kendimi tutamıyorum, elimde değil, yapamıyorum, isteklerine gem vuramıyorum şeklindeki savunmalardır.

 Hayvan bile her gördüğü yiyeceğe uzanamıyor. Allah’ın bir emri olarak tutulan oruç süresince, nefsinin tüm isteklerine rağmen bir parça lokma yiyemiyorsun.

 Ne yani! Hırsızlık yapan da, içki içen de, madde bağımlısı da; alışkanlık bırakamıyorum diyor. Onlara da bu hakkı tanıyalım mı?

 Evlenemeyen bir genç, güzel bulduğu kadına; dayanamadım diye saldırma özgürlüğüne mi  sahip olacak?

 Hiç uzatmayalım. Bu bir sapkınlık, iğrençlik, çukurluk; bu durumu hak görüp savunan, yaygınlaştırmaya çalışanlar da  o kadar onursuz, haysiyetsiz, şeref yoksunu; bu durumu bile bile sessiz kalıp onlara oy verenler de  bu rezalete ortaktırlar.

 Yazarken bile parmaklarınızın gitmediği bu iğrenç belayı ülkemizden, toplumumuzdan, çevremizden, akrabalarımızdan, ailelerimizden uzak tutması için yüce Mevla’ya yalvarıp dualar ediyoruz.

  Amiin.