NE İSTANBUL NE ANKARA; GEÇMİŞ OLSUN!

 Bir kere, elinden kaçırmayacaksın; çok büyük dönüşümler, yaşlanma , ölüm ya da çok büyük hatalar olmadığı sürece geriye almak imkansız hâle gelir.

 Ne Ekrem İmamoğlu İstanbul’u,  ne Mansur Yavaş Ankara’yı, ne Tunç Soyer İzmir’i   ve ne de Tanju Özcan Bolu’yu asla bırakmayacaklar!

 Kolay kaybettiklerinizi yeniden kazanmak çok çok zor olacak.

 Yanlış söylemler, yanlış stratejiler, inatlaşmalar, biraz da kibir; evet kibir sayesinde kaybedildi büyükşehirler,  iller!

 Gerçekleri açıkça söylemek zorundayız.

Herkes, her alanda başarılı olamaz, başarılı olduğu alanda bulunmalıdır.

 İstanbul için adaylık sürecinde  Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım tv ekranında tartıştılar. İmamoğlu daha sakin, dersine çalışmış, normal tonda konuşuyor. Binali Yıldırım daha üstenci, küçümser bakan, rakibi suçlayan , garanti bakışlı bir tavırdaydı. Sonuç hazin!

 Ankara’ya Mehmet Özhaseki aday gösterildi. Tüm itirazlara rağmen inat edildi ve hezimet yaşandı.

Diğer kaybedilen yerler de benzer şekillerde kaybedildi.

Geri almak hamsinin kavağa çıkması kadar imkansız bir iş olur.

Kardeşim, bu halk inatlaşmayı, tehtid etmeyi, garantiye yatmayı  affetmiyor.

Hâlâ, daha küçük yerlerde sayın Erdoğan’ın hatırı belirleyici oluyor. Özellikle yıllarca ezilmiş, inancına müdahale edilmiş, dışlanmış bu halk, Tayyip Bey’in yaptığı tarihi icraatları karşısında , başka bir partinin adayına  oy vermeye  gitmiyor, vicdanları el vermiyor

Sadece başörtüsü, Ayasofya,  savunma alanındaki milli konuları hatırlasalar bile; başka bir partinin adayına oy vermeye elleri gitmiyor.

Başarı, Erdoğan’a göre değerlendirilmelidir!

 Büyük şehirlerin kaybedilmesine sebep olanların, sanki marifet gibi, partide ve ülke kaderinde söz sahibi olmaları akla ziyan bir durumdur.

 Bu halkı tehtid eder, inatlaşır, tepeden bakarsanız; bir yerden sonra sayın Erdoğan’a karşı mahcup olarak, başka  yerlere kaymalar olacaktır.

 Erdoğan hatırı, bir yerde baldıran zehiri içtiriyor ne yazık ki!