Her şehrin kendi tarihine, kültürüne önder şahsiyetlerine ait birer abidesi simgesel sanat eseri vardır. Bazı şehirlerde onlarca hatta yüzlerce diyebilirim. Kimi Roma’dan, Bizans’tan kalma. Kimi Anadolu uygarlıklarından kimide Selçukludan-Osmanlıdan kalma.Mesela: İstanbul bunlardan sadece biri.Antalya, Konya, Trabzon, Erzurum, Diyarbakır, İzmir, Antalya, Kayseri de öğle. Bunlar bazen bir cami bir minare olduğu gibi kimi zaman yol,köprü, han,hamam, su kemeri, mezar taşı da olabiliyor.
Benim dikkatimi çekense Maraş, Antep, Urfa gezimizde olmuştu. Her ne kadar yalın halleriyle yazsam da bu üç şehrin birbirinden güzel ayrı ayrı sıfatlarının olduğunu unutmayalım.
Şanlıurfa-Halfeti derken sıra Gaziantep’e gelmişti. Antep’in tarihi kalesini bedestenlerini gezdikten sonra çarşının orta bir yerinde çay içmek biraz nefes almak niyetiyle kısa bir mola vermiştik. Gözlerim iki ileri bir geri sallanan devasa büyüklükteki şakül anıtına takılıvermişti.
Önce bu sembole bir anlam verememiştim. Yanı başımızda oturan altmış yaşlarında bir beyefendiye bunun ne anlama geldiğini sormuştum.O da hiç umursamadan “bilmem ,bende buranın yabancısıyım” demişti. Bir başkasına sordum. O da alayımsı bir yüz ifadesiyle gülerek ” yapmışlar işte, ne örecen! Ucube bir anıt. Erkeğin şeyi gibi sallanıyor” tarzında cevap vermişti.
Esasen biraz mantıklarını kullansalar akıllıca cevap vereceklerdi. Ama tıynetsizlere bir kez sormuş bulundum.
İş bana kalmıştı. Bütün mantıksal çıkarımlarımı kullanarak çözümlemeye çalıştım. Bu güzel ve koca şehrin sembolü olan şakül anıtıne demek istemiş olabilir diye?Kanaatimce lisanı hâl ile şöyle diyordu.
Ey insanlar!
Ey bu şehrin halkı!
Her gün buradan geçerken bana bir bakıverin.
Beni mutlaka dünya gözüyle görün.
Ben tartıyım,
Ben ölçüyüm,
Ben teraziyim,
Ben adaletim,
Benim gibi dimdik durun,
Amuda kalksanız da boynunuza urgan geçirilse de haktan hukuktan ayrılmayın.
Şakulünüz bozuk olmasın!
Diğer bir deyişle: Ey siyasetçiler! Ey mühendisler! Ey betondan, demirden, işçilikten çalanlar! Ey ölçüp biçerken hile yapanlar! Ey sarraflar!Ey pastacılar börekçiler! Ey sütçüler! Ey alım satım da haddi aşan tüccarlar….Kısaca ey insanlık sözüm hepinize. Emrolunduğunuz gibi dost doğru olun ”diyordu.
Evet, şakulün verdiği mesaj sadece yöre insanına değil tüm insanlık için evrensel bir nitelik taşıyordu. Ne demişler: Yamuk bakanlar asla doğru göremezler.Hakikatı görmek için doğru bakmak gerekir. Belki rüzgârın hızıyla sağa sola sallansa bile kendi lisanı hâl ile bir derviş gibi “hu,hu,hu” çekmediğini kim, nerden bilebilir?
Yazımızı desteklemek adına ölçü ve tartıyla ilgili Rahman suresindekiayet meali ile son verelim.
Kuran’ı öğreten, İnsanı yaratan, bilmediğini beyan eden O’dur.O Rahmandır. Güneş ve Ay bir hesap ile kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Yıldızlar ve ağaçlar secde ederler. Göğü yükseltti. Denge ve ölçüyü koydu. Dengeyi bozmayınız. Ölçüden şaşmayınız. Ölçüyü düzgün tutunuz. Ve eksik tartmayınız.(1-9)