SEN KUR’AN’I ÇOKTAN YAKTIN!

 İslam düşmanlarının mushafın sayfalarını yırtıp yakmalarına hep birlikte tepki gösterdik, gösterilerle kınadık, lanetledik; klasik sloganımız  “Tekbir, Allahuekber” diyerek sesimizi duyurmaya çalıştık.  Görevimizi yerine getirmekle (!) mutluyduk, huzurluyduk, gururluyduk, başımız dik, göğsümüz kabarıktı!  Sesimizi duyurmak, karşıya mesaj vermek, korku salmak; yerine ulaşıp ulaşmadığı düşüncesi pek dikkate alınmazdı; önemli olan yarım saat, kırk beş dakika toplanıp bildiri […]

Yayınlama: 28.01.2023
A+
A-

 İslam düşmanlarının mushafın sayfalarını yırtıp yakmalarına hep birlikte tepki gösterdik, gösterilerle kınadık, lanetledik; klasik sloganımız  “Tekbir, Allahuekber” diyerek sesimizi duyurmaya çalıştık.
 Görevimizi yerine getirmekle (!) mutluyduk, huzurluyduk, gururluyduk, başımız dik, göğsümüz kabarıktı!
 Sesimizi duyurmak, karşıya mesaj vermek, korku salmak; yerine ulaşıp ulaşmadığı düşüncesi pek dikkate alınmazdı; önemli olan yarım saat, kırk beş dakika toplanıp bildiri okumak, Kuran tilavet etmek, sloganlar atmak yeterli kabul ediliyordu.
 Pekâlâ, soralım: Siz gerek kamuda, gerek sosyal alanda ve gerekse özel hayatta, günlük yaşamda , beşeri münasebetlerde, ticarette O Kur’an’ı çoktan yaktınız, sildiniz, hükümsüz kıldınız.
 Manevî kapılarınızı kapattınız, içeri almadınız, haşa öcü gibi kaçtınız, direndiniz, direnç gösterdiniz.
 Bir kısmınız da  içselleştirdiniz, sahiplendiniz; lakin canlı ve dinamik olmasını sağlayamadınız.
Elbette ki, kutsal kitabımız Kur’an’a  karşı yapılan alçakça saldırıya karşı çıkacağız, tepki göstereceğiz, gerekirse savaşacağız.
Günlük yaşantımızdan, hayatımızın her alanından çıkardığımız ya da pasifize ettiğimiz Kur’an’ın hükümlerini, Allah’ın emir ve yasaklarını dikkate almadan, sayfa olarak yırtan, yakan alçaklara karşı gösterdiğimiz tepkilerde ve hassasiyette pek de samimi olduğumuz söylenemez.
 Mesela, başörtüsünün yasallaşması teklifinde” dinî inancı gereği” ibaresine  itiraz edip destek vermeyen muhalefetin varlığı da   gerçek, bir örnektir.
 İnancımız gereği biliriz ki, bu kitabın sahibi yüce Mevla’dır ve kıyamete kadar koruyacak da O’dur. Çünkü  Allahu Teala  bu hükmünü açıkça bildiriyor.
Siz Allah’ın gönderdiği bir kitabın öğretilerini, emir ve yasaklarını yaşam biçimi haline getirmez, sahiplenmezseniz, mushaf olarak; lafzın yazılı olduğu kağıt sayfaların yakılmasına itiraz etmenizin, tepki göstermenizin hiç bir anlamı yoktur.
 Acaba, tepkilerimiz Kur’an’ın hükümlerinin hayatımızdan kaldırılmasına mı, yoksa cicili -bicili kılıflar içerisinde duvara astığımız mushafın sayfalarının zarar görmesine mi? Hedefe dikkat edilmeli!
 Bu arada, iğrenç  saldırının sayısız faydasının olacağına da inanıyoruz .
 Kağıt sayfalarının yırtılması, yakılması dinimize bir zarar veremez. Milyonlarlarca mushafın basımını kısa sürede  yaparız.
Buna karşılık, uyuyan, uyuşmuş, Kur’an’a mesafeli durmuş İslam alemini silkelemiş, uyarmış , kendilerine gelmelerine vesile olmuş olacaktır.
 Kim bilir! Belki de Kur’an’ı yakan R. Paludan denen alçağa teşekkür borçlu olacağız!
 Şer bildiklerimiz hayır olacaktır.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.