Yeniil Türkmenleri, Sivas’ın güneyinde Gemerek, Şarkışla, Mancılık, Gürün ve Ulaş yöresinde yaşayan oymakların genel adıdır. Bölgenin adı da Yeniil kazasıdır. Burası Uzunyayla olarak da bilinir. Yeniil’e III. Murad’ın anası Nur Banu Sultanın Üsküdar’daki caminin evkafına bağlanmış olup Üsküdar Türkmenleri de denilmektedir. 1859 yılına kadar idari teşkilatını sürdürdü.Yeniil Kazası, Dulkadirli ve Haleb Türkmenlerinden müteşekkildir. Dulkadirli aşiretleri; […]
Yeniil Türkmenleri, Sivas’ın güneyinde Gemerek, Şarkışla, Mancılık, Gürün ve Ulaş yöresinde yaşayan oymakların genel adıdır. Bölgenin adı da Yeniil kazasıdır. Burası Uzunyayla olarak da bilinir. Yeniil’e III. Murad’ın anası Nur Banu Sultanın Üsküdar’daki caminin evkafına bağlanmış olup Üsküdar Türkmenleri de denilmektedir. 1859 yılına kadar idari teşkilatını sürdürdü.Yeniil Kazası, Dulkadirli ve Haleb Türkmenlerinden müteşekkildir. Dulkadirli aşiretleri; AğcaKoyunlu, Ağcalu, Barak, Boynu Yoğunlu, Çağırğanlu, Çimelü, Elçi, İmanlu-Afşarı, Kürd Mihmadlu, Dokuz, Musa-Hacılu, Neccarlu, Tatar Alilü, Tecirlü oymaklardan ibaretti. Haleb Türkmenleri; Yabaneri, Şamlu denildi, bunlar Beğdili, Bayat, Avşar, Bayındır, Harbendelü, Karakoyunlu boylarındandır. Haleb Türkmen oymakları; Bayat, Beğdili,Harbendelû, İnallu, Köpeklü-Avşarı, Gündüzlü Avşarı gibi büyük teşekküller ile Acûr lu, Alayuntlu, Bahadırlu, Büğdüz, Döğer, Eymür, Kara Koyunlu, Karkın, Kıçılu, Kınık, Peçenek oymaklarından oluşur.
1243 Yılından sonra Anadolu’nunortasını ellerinde bulunduran Moğollar Tokat, Amasya, Çorum, Sivas Kırşehir ve Kayseri yöresinde yaşadı ve bunlara Kara – Tatarlar denildi. Selçuklu ehemiyetlerini yitirdi ve Moğollar Anadoluda direniş gösteren Türkmenlere büyük baskı ve katliamlar uyguladı.
Dulkadirli coğrafyasında yer alan Yeniil bölgesindeki Türkmenler başta olmak üzere 1691 yılında bir ferman ile Rakkaya iskan kararı alındı ve uygulandı.
İpek Yolu üzerinde, Mezopotamya’yı Anadolu’ya bağlayan Rakka, Hz. Ali Muaviye’ye karşı savaşırken üs olarak kullanılmış, Yavuz Sultan Selim Döneminde 1517 tarihinde Osmanlı hakimiyetine girdi ve Diyarbekir Eyaletine bağlandi. Akkoyunlu Devleti’nin yıkılmasından sonra Şah İsmail tarafından Akkoyunlu toprakları üzerinde Safevi Devleti kuruldu. Rakka Yavuz Sultan Selim Döneminde Bıyıklı Mehmed Paşa tarafından 1517 tarihinde Osmanlı topraklarına katıldı.
Osmanlı Devleti, Aşiretleri Rakka’ya iskan etmeye 17. asır sonlarından itibaren başladı ve i 18. asır boyunca devam etti. Osmanlı Devleti Aşiretleri Rakka bölgesine, terk edilmiş harabelere siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal gerekçelerle iskan etti. Rakka’ya ilk iskan emri 1691 (H.1102) tarihindedir. Beylerbeyliğine atanan Kadızade Hüseyin Paşa Rakka iskanı ile görevlendi ve Anadolu’da yaylak- kışlak hayatı yaşayan aşiretleri, mecburi iskana tabituttu. Rakka Eyaleti sınırları içerisinde yer alan Ruha Sancağı ve Harran Nahiyesi de bu aşiretlerin iskanedildiği yerlerdir.
Osmanlı sorunlu aşiretleri iskan ederek yerleşiklerle yaşanan sıkıntıları çözmek, reayası olmayan terk edilmiş bölgeleri canlandırmak ve iskan politikası ile toplumun huzur ve güvenliğinin sağlanması atıl arazilerin ekonomik açıdan kazançlar temin etmek istenmiş lakin sonuç vermemiştir. Rakka iskanı Türkmenler açısından sıkıntı ve gözyaşları ile doludur. Bu konu gönümüzde bile Türkmenlerin dilinden düşürmediği türküler, ağıtlar, şiirlerde diriliğini korumaktadır.(BOA, T.D. 835-BOA, MAD. 534-BOA, MAD. 3434.-BOA, Muh. 100-BOA, Muh. 120-BOA). Rakka, isyan eden tüm aşiretlerinin sürgün edildiği yer olarak bilinir.
SÜRGÜN EDİLEN AŞİRETLERİ ve YERLERİ
İlbeyli, Tacirli, İnallı, Cerid, Badılı, Bayındır, Ulaşlı, Torunlar, Abdal, Haydarlı, Şarklı, Lekvanik -Çorum kürdü, Şeyhli, Döğerli, Karacalı, Barak, Araplı, Çağırganlı, Musa Hacılı-beyli, Tatılu, Çepni, Kılıçlı, Kazlu, Tuğlu, Elçi, İzzettünlü, Avşar, Ömerlü, Karaca, Kılıçbeyli, Alibeyli, Silsüpür Ceridi, Dokuz, Mamalı, Şarklı, Kızıllı-Kızıl Kocalu, Sarılı, Arife Gazili, Kırık, Kara Yakuplu, Salman Fakılı Aşiretleri Colap Nehri, Behil Nehri civarlarına, İlbeyli Aşireti, 1693 yılında Sacur Nehri civarına,Tacirli, İnallı Aşiretleri, 1716 yılında bu aşiretler Harran Nahiyesine, Cerid, Badılı, Aşiretleri Harran Nahiyesine…
Ulaşlı, Torunlar, Abdal, Haydarlı, Bayındır, Şarklı, Lek-vanik (Çorum kürdü) , taifeleri Behil Nehrine,Şeyhli, Döğerli, Aşiretleri: Ebu Rakka Nehri çevresine, Tel Semin Nehri Döğer Boyu ile Karacalı Aşireti Telsenim Nehri çevresine, Barak, Araplı ve Çağırganlı Aşiretleri, Remman Nehri çevresine, Musahacılı-beyli Aşireti Huneyze Nehri Rakka-Harran yöresi Colap’a, Tatlu, Çepni, Kılıçlı, Kazlu, Tuğlu, Elçi, Kaşiretleri, Colap Nehri çevresine, İzzettünlü, Köçeklü, Avşar, Ömerlü, Karaca, Şereflü Aşiretleri, Rakka’nın muhtelif yerlerine, Gedik Köylerinden Kılıçbeyli ve Alibeyli Aşiretleri, Bazı taifeleri Behil Nehri bölgesine,Silsüpür Ceridi, Behil Nehri kıyısına, Dokuz Aşireti, Rakka’nın muhtelif yerlerine, Mamalı Cemaatleri (Şarklı, Kızıllı, Sarılı, Karacalı, Arife Gazili, Kırık, Keller, Yakuplu, Salmanfakılı ) Aşiretleri Rakka bölgesine, Pehlivanlı Aşireti Beyi Kenan Beyin sorumluluğunda gerçekleşen bu göç Rakka bölgesine yapılmıştır. Rakka’nın yakıcı sıcağı, susuz çölleri, saldırgan Tayy ve Aneze Arap kabileleri dirlik, düzen vermemiştir.
Bu sürgüne katılan aşiretler, daha sonraları yörenin iklim şartları, Arap kabilelerin baskıları ve Halep Valisi Abbas Paşa‘nın Arap kabilelerin yanında yer alarak zulüm yapması gibi pek çok olumsuz şartlarla karşılaşmışlardır. Bu aşiretlerin bir kısmı oraları terk ederek çevre kazaların kuytu yerlerine ve derin vadilere saklandılar. Anadolu içlerine, bir kısmıda ata yurtlarına geri dönüp Bozok yöresine yerleşti.
Rakka iskanına katılan ve kaçan aşiretler Anadoluya dağılarak; Kırşehir, karaman, kayseri, Bozok, Zamantı, Maraş, Erzurum, Diyarbakır, Keskin sancak ve kazalarında yeniden aynı iskanlarını yurtlarına dönerek kurdular. Rakka’ya sürülmüş olan bu aşiretlerin köy adları, yapı kalıntıları, mezarlıkları, dağ, ova, arazi adları halen güncelliğini korumakta, bu sürgün olayı yöre insanı ağzında şiir, destan ve hikayeleşmiş olarak halen canlılığını korumaktadır. Bölge öyle bir hale gelmiştiki; Rakka’dan kaçanların da kalanlarında sonu ölüm oluyordu…
Dedemoğlu’nun günümüze ulaşan dizelerinden Rakka iskanı kısaca anlaşılmaktadır.
Anadoludan’dan sökün eyledik
Düşürdüler bizi tozlu yollara
Omuzlarda parlıyor şelveler
Aşırdılar bizi karlı dağlara
Bölük bölük oldu yüklendi göçler
Atlaydı yaşlılar yayaydı gençler
Başımıza geldi olmadık işler
Götürdüler bizi görülmedik ellere
Gehi konduk gehi göçtük yollardan
Bilip bilmediğim yaban ellerden
Kerbela çölünden ıssız dağlardan
Bizden sonra bir ad kalsın dillere
Buradan göçürdü sürdü Colaba
Seksen dört bin hane gelmez hesaba
Deve, koyun, mal çoktur kalaba
Susuz hayvanlar inileşir çöllerde..