İlginç bir yaşam felsefesine sahibiz. Nasıl bir hayat yaşamak istersin deyince öncelikle çevremize bakıyoruz çevremiz gibi yaşamak çevremiz gibi düşünmek çevremiz gibi hareket etmek arzu ve isteği bizi sarıp sarmalıyor ! Oysa herkesin bir biri gibi düşündü ve yaşadığı toplumlarda sürü psikolojisi devreye girer ve bu piskoloji ortalama akıl seviyesinin üzerinde veya altında düşünebilme yetimizi […]
İlginç bir yaşam felsefesine sahibiz. Nasıl bir hayat yaşamak istersin deyince öncelikle çevremize bakıyoruz çevremiz gibi yaşamak çevremiz gibi düşünmek çevremiz gibi hareket etmek arzu ve isteği bizi sarıp sarmalıyor !
Oysa herkesin bir biri gibi düşündü ve yaşadığı toplumlarda sürü psikolojisi devreye girer ve bu piskoloji ortalama akıl seviyesinin üzerinde veya altında düşünebilme yetimizi adeta bloke eder !
Farklı bir açıdan da çocuklarımızı nasıl yetiştirdiğimizi gözlemlersek çevrenin etkisi bu noktada devreye giriyor ve yalnızca çocuğa oku adam ol diyoruz ! Bağışlayın beni istersen de oğlum kızım çal çarp haksızlık yap ama oku ve kapağı devleti at , sigortalı bir işin olsun ve gerisi ne olursa olsun anlayışıyla çocuk yetiştiriyoruz !
Temel amaç temel hedef ; devlete kapak atmak , ömür boyu sınırlı bir hareket kabiliyeti ile hayatımızı idame etmek ve sistemin nimetlerinden yararlanmak !
Bizim bakış açımız düşünce sınırlarımız bu , algımız , kafa yapımız ancak bu ! Hani bir şeyler rayında gitsin ; gelirimiz ve giderimiz dengelensin biz gelir ve giderimizi baştan bilelim , dolayısıyla yarınları yani önümüzü görelim , ay başında maaşımızı alalım ve geleceğimize güvenle bakalım felsefesi geçmişten bugüne iliklerimize işlemiş adeta !
Garip değil mi hedefimiz bu yani tek hedefimiz ! Hani öğrenme gelişme ve değişme önceliğimiz nerede kaldı farkındalık kavramı !
Aslında bu yalnızca hayatta kalabilme anlayışı biliyor musunuz? Bu anlayış bu felsefe hayatta kalmayı ciddi bir mesele zanneden sıradan toplumların ortaya koyduğu ve koyacağı bir davranış biçimidir ! Survivor anlayışı da diyebiliriz buna ! Bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı !
Yani hepimiz piramidin altındayız , Maslow piramidinin en altında ve sağ kalma mücadelesi yapıyoruz !
Ve o kadar dar pencereden olayları algılıyor ve değerlendiriyoruz ki, elimize en küçük yahut büyük değerli bir şey geçse özellikle doğru eve koşuyoruz , hani en güvenli yer evimiz ya !
Siz, sen hiç deprem yaşadın mı deprem sonrası binaların ne hale geldiğini gördün mü hissettin mi, o havayı tenefüs ettin mi o atmosferi idrak edebiliyor musun ?
Galiba yarına güvenle ulaşabilme düşüncesi tüm benliğimizi sarmış dolayısıyla öngörülebilir olmanın iyi bir şey olduğunu düşünüyoruz ve bu kanıdayız !
Günümüz modern şehir anlayışında her şey zamanla ifade ediliyor her şeyin bir zamanı var bir anı var !
Yatıyoruz saatle kalkıyoruz saatle işe okula gidiyoruz saatte kahvaltı saatimiz belli otobüsün saati trenin tramvayın saati uçağın saati ! Günümüz dünyasında galiba öngörülebilirlik çok değerli olarak algılanıyor !
Oysa pozitif noktada olumlu açıdan farklı olmak sınırları zorlamak düşünebilmek çok daha üst segmentlerde yaşam biçimidir .
İşin ilginç yanı insanların çoğunluğu ; sıradan yaşamı sıradan olmaya dünden razılar !
Lütfen sıradan insan olmayınız , sıradanlığa rıza göstermeyiniz , aklınız mantığınız ve vicdanınızı kullanarak ; insan , insanlığa doğa ve tüm mahlukat için kendi üzerinize düşeni sahip olduğunuz sorumluluk duygusuyla yerine getiriniz !