Daha dün , başta İstanbul Büyük Şehir Belediyesi olmak üzere yerel seçimlerin kaybedilmesinin temel nedeni; ne ekonomi, ne hizmetler ne de yatırımlar değildi; Pkk’lıların kurduğu tuzağa düşme hatasıydı. Ak parti, her ne kadar milliyetçi partilerle Cumhur ittifakını kurmuş olsa da, bu kesimden yeteri kadar oy alamıyor. Bire bir görüştüğümüz milliyetçi taban; zaman zaman Ak Parti’nin […]
Daha dün , başta İstanbul Büyük Şehir Belediyesi olmak üzere yerel seçimlerin kaybedilmesinin temel nedeni; ne ekonomi, ne hizmetler ne de yatırımlar değildi; Pkk’lıların kurduğu tuzağa düşme hatasıydı.
Ak parti, her ne kadar milliyetçi partilerle Cumhur ittifakını kurmuş olsa da, bu kesimden yeteri kadar oy alamıyor. Bire bir görüştüğümüz milliyetçi taban; zaman zaman Ak Parti’nin davranış ve söylemlerinden rahatsızlıklarını dile getirmekle beraber, seçimlerde ittifaka oy verme konusunda da olumlu bir silüet vermiyorlar.
Gerçekten, anlaşılır gibi değil! Neden bu oyunlara gelebiliyorlar, nasıl bir akıl ve mantık işliyor anlamak çok zor.
Bu arada, açılım politikası başta ve bir yere kadar doğru ve gerekliydi.
Belirli bir aşamadan sonra , bu sürece son vermemekle vahim hatalar yapılmıştır.
Bu süreç, sadece Sayın Erdoğan tarafından tek başına düşünülmemiş; Başta dönemin Genel Kurmay Başkanı bu süreci desteklemiş ve hükümete önermiştir.” Bir teröristi öldürüyorsunuz, yerine on kişi dağa çıkıyor” demiş ve diyalog yollarını göstermiştir.
Uzmanlar, bilim adamları, kanaat önderleri, akil insanlardan oluşan büyük kesim açılımı olumlu bulup katkı sağladılar.
Çünkü, kürt halkı ile, teröristler birbirinden ayrı değerlendiriliyordu.
Bu barış imkanı verilmesine rağmen; bizzat PKK ve HDP’lilerin desteklediği örgütler masayı devirdiler.
Her ne olursa olsun, PKK destekli HDP ile her türlü diyalog; Ak Parti için kötü sonuçlar doğurmuştur. Sürekli suçlanmaya ve karalanmaya tabi tutulmuştur.
PKK’lı teröristleri sözde yargılamak için sınırda kurulan mahkemeler ve ortaya çıkan utanç verici görüntüler hafızalardan bir türlü silinemedi.
Yerel yönetimler seçimi öncesi, hapisteki PKK destekli HDP’ nin eski eş başkanı Demirtaş; kürt oylarının millet ittifakına verilmesi konusunda mektup yayınladı.
“Çivi çiviyi söker” prensibinden hareketle, Öcalan’ın mektubu yayınlandı, Ayrıca kardeşi Osman Öcalan TRT’ ye çıkarıldı; böylece kürt seçmenin Cumhur ittifakına dönmesi beklendi.
Ne yazık ki, ters tepti ve seçimlerde kürt oyları gelmediği gibi, büyük oranda milliyetçi oyların kaçmasına neden oldu.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, üstüne üstlük, başörtüsü ile ilgili anayasa düzenlemesi konusunda Ak partili bir ekibin, Adalet Bakanı ile birlikte HDP yi ziyaret edip destek istemesi büyük gürültü koparttı ve tabanda büyük tepkilere neden oldu.
Bu hataları sayın Erdoğan’a yaptırtanlar içten, partiden görünen, etkili ve yetkili mihraklardır.
Neden ders alınmaz, neden benzer kişilere kulak verilir; gerçekten anlamak çok zor!
Sürekli, HDP konusunda altılı masa suçlanıyor ve suçladığınız kesimlerle görüşüp destek istiyorsunuz.
Hiç şık olmadı, seçimler yine zora sokuldu.Unutulmayacak bir kel açıldı başın ortasında.
Nolur biraz daha dikkat! Sonra çok üzülüyoruz.